İnsan dışarıdaki bir şeyi kendinde bir şeye benzetince o şeyi daha iyi anlıyor.
Bir anlamda empati bu. Bediüzzaman Hazretleri de, sonbahar mevsimini Ahirzaman Peygamberinin (asm) Asr-ı Saadetine benzetiyor. Ya da insan hayatının safhalarını mevsimlerle ele alıyor. “Asr zamanı [İkindi vakti] ise, güz mevsimine, hem ihtiyarlık vaktine, hem Ahirzaman Peygamberinin (asm) Asr-ı Saadetine benzer. Ve onlardaki şuunat-ı İlahiyeyi ve in’amat-ı Rahmaniyeyi ihtar eder. (Sözler, s. 40.) Ne güzel ifadeler. Sonbahar ile Peygamberimizin (asm) saadet asrı, ihtiyarlık dönemi irtibatlandı, gözümüzde bu mevsim daha bir anlamlı hale geldi.
Gelecek satırlara ve ifadelere daha bir hayran kalacaksınız. Bediüzzaman Hazretleri buradaki dersinin sonunda, dikkat çekici bir şekilde, “İnsan olan anlar” notunu düşüyor. Ayrıca burada mevsimin taşıdığı duyguya ve çağrışımlarına dikkat çekiliyor. “Asr vaktinde ki, o vakit hem güz mevsim-i hazinanesini ve ihtiyarlık halet-i mahzunânesini ve âhir zaman mevsim-i elîmânesini andırır ve hatırlattırır. Hem yevmî işlerin neticelenmesi zamanı, hem o günde mazhar olduğu sıhhat ve selâmet ve hayırlı hizmet gibi niam-ı İlâhiyenin bir yekûn-u azîm teşkil ettiği zamanı, hem o koca güneşin ufûle meyletmesi işaretiyle insan bir misafir memur ve her şey geçici, bîkarar olduğunu ilân etmek zamanıdır.” “... hakikî bir teselli-i kalp, bir rahat-ı ruh bulup huzur-u kibriyâsında kemerbeste-i ubûdiyet olmak demek olan asr namazını kılmak ne kadar ulvî bir vazife, ne kadar münasip bir hizmet, ne kadar yerinde bir borc-u fıtrat eda etmek, belki gayet hoş bir saadet elde etmek olduğunu, insan olan anlar.” (Sözler, s. 42.)
Şimdi de şu paragraftaki sonbaharla ilgili kavramlarına bakar mısınız? “Arz, sema güzellik müsabakasına girmek için lazım gelen tuvaletleri yapıp hazırlıklarda bulundukları zaman arz, kış mevsiminde kardan mamul beyaz elbiselerini giyer. Bahar mevsiminde zümrüt gibi yeşil halıları sahralarına serer. Yeşil kürkleri dağlarına giydirir. Başlarına beyaz sarıkları bağlar. Ve bu güzel inkılab ve manzaralarıyla kudret-i İlâhiyenin mu’cizelerini, hikmet-i İlâhiyenin nazarına arz eder. (İşârâtü’l-İ’caz, s. 139.)
Ne kadar zengin bir bakış açısı bu! Zihnin altyapısı yeniden kodlanıyor âdeta. İnsanın kışa, bahara, yaza; dağa, taşa bakışı değişiyor. Mevsimlerin güzellik müsabakası, kışın beyaz elbisesi, dağların yeşil kürklü hali, kışın dağın başındaki sarığı ne kadar çağrışımı güzel benzetmeler olmuş. Risale-i Nur’daki mevsim manzaraları insanı daha bir derinden etkiliyor, hayatın güzel cihetini sunuyor. Böylece kâinat renkli, anlam yüklü bir kitaba dönüşüyor. Nasıl sevilmez ki Sonbaharı...