Sevdiklerimizi yolcu ederken ister istemez hüzünlenir ve birbirimize “ALLAH KAVUŞTURSUN” dileklerinde bulunuruz.
Evet biz yolcuyuz. Risale-i Nurlar’da denildiği gibi; “insan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihyarlıktan kabre, kabirden haşre ve haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.”
Dünyaya gelen her bir yolcu, dünyaya gelişinden pişmanlık göstermeden, dünyanın hadiselerine sabırla ve tevekkülle katlanarak, misafirliğini tamamlayıp, göçebeler gibi bir yayladan başka bir yaylaya intikal etmektedir.
Bu fani, geçici menzilden baki, ebedî bir menzile geçmektedir. İnsan ebede namzettir. Onun emellerini, arzularını, hayallerini bu geçici olan dünya karşılayamaz.
İnsanın yaratılışına bakıldığı zaman ebed için yaratıldığı anlaşılır. Meselâ insan daima genç kalmak ister, yaşlanmak istemez. Daima sevdikleri ile beraber olmak ister, ayrılık istemez. Annesi, babası, evlâtları, eşi ile her zaman birlikte bir hayat sürmek ister. Ama maalesef bu da bu dünya hayatında mümkün değildir. Böyle bir hayat ise ancak Ebedî Ahiret hayatında mümkün olacaktır.
Evet. Kayınbiraderim Mehmet Kayaaltı’nı da 13 Eylül 2021 Pazartesi günü 58 yaşında ebedî âlemdeki asıl vatanına uğurladık. Mehmet kardeşimizle bu pandemi döneminde daha sık görüşme imkânımız olmuştu. Hafta sonları işyerlerimiz zorunlu olarak kapalı olunca, biz de bir sayfiye yeri olan Çeşme-Reisdere’nin yolunu tutuyorduk. Kendisi de bundan çok mutlu oluyordu.
Cömert bir insandı. Karşıdan bakan onu biraz sert gibi görürdü. Ama tam tersi yumuşak huylu ve şefkatli bir insandı. Çocukluğunda köy yerinde her çocuğun sapanı varken ve onunla kuş avlamaya çalışırken, Mehmet kardeşimiz sapanı eline almazmış. Annesi şu tavuğu kesiver oğlum dediğinde, ben yapamam başkası kessin dermiş.
Vefat ettiği günün akşamında evinin önündeki bahçede gelenlerle oturuyorduk. O sırada arka tepelerden bir tilki geldi. Biz hayret ettik. Bu yabanî hayvan insanların içine nasıl çekinmeden geliyor diye. Orada bulunan komşuları da; “Rahmetli Mehmet kardeşimiz bahçede yemek yedikleri zaman etraftan gelen kedilere ve yavrularına yiyecek verdiği gibi bu tilkiye de hoşuna giden yiyeceklerden verirdi. Hayvan bu ilgiye alıştığı için her zaman akşam saatlerinde buralara kadar gelir nasibini yer giderdi” dediler. Tabiî herkes bir hoş olmuştu.
Böyle birisinin husûmete maruz kalarak hunharca öldürülmesini de kimse kabullenemiyordu. Ama maalesef onun kaderi de böyleymiş. Elden ne gelirdi. Ruhuna FATİHALAR okundu.
Kayınbiraderim Mehmet Kayaaltı, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Kızılören Köyü’nde doğup büyümüş bir köy çocuğu. Çocuk yaşlarında iken babası Hacı Osman, onu meşhur Kayseri Taşçıoğlu Kurân Kursu’na yazdırmış. Burada değerli hocaefendilerden ders almış.
13 - 14 yaşlarından itibaren de hayata atılmış. Çok meşakkatler çekmiş. Demircilik ve inşaat işleri ile uğraşarak hayatını kazanmaya çalışmış.
Peygamberimiz (asm) “Allah cömerttir, cömertleri sever” buyurmuş. Mehmet kardeşimizin de bu hasleti öne çıkmıştı. Çevresine daima cömert davranır, akrabalarını korur kollardı.
Kaderin bir cilvesi olarak, inşaat malzemesi satış yerinden malzeme alıp da borcunu ödemeyen sabıkalı birisinin menfur saldırısı sonucunda vefat eden kayınbiraderim de zulme uğramıştı.
Mehmet kardeşimizi mazlum olarak ayrıldığı bu dünyadan ebedî âleme uğurlarken, onun her zamanki mahçup halini, mertliğini, cömertliğini hatırlayacağız.
ALLAH RAHMETİ İLE MUAMELE ETSİN İNŞALLAH.