"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çiğlik çığlığa

İbrahim Aktaşcı
25 Eylül 2024, Çarşamba
Vaktiyle, memleketin birinde, yolcular uçaktaki yerlerini almış, uçağın hareket etmesini beklemektedirler. O sırada bir servis aracı uçağın yanına yaklaşır.

Pilot, servis aracından iner ve uçağa yönelir. Ancak tuhaf görüntü yolcuların dikkatini çeker. 

Pilotun elinde bir baston, kolunda ise üzerinde üç nokta bulunan bir bant vardır ve pilot yolunu ancak eğitimli bir köpeğin yardımıyla ve sağa sola çarparak bulabilmektedir. 

Kendilerine kamera şakası yapıldığını zanneden yolcular, görme engelli pilot görüntüsünü pek de ciddiye almazlar. 

Pilot uçağa biner, uçuş izni verilir ve uçak son sürat pistte ilerler. Pistin sonuna yaklaşan uçak bir türlü kalkışa geçmeyince yolcular hep bir ağızdan çığlık atmaya başlar. Çığlık sesiyle birlikte pilot levyeyi kaldırır ve uçak kalkışa geçer. 

Rahat bir nefes alan pilot, yardımcısına dönerek şöyle söyler: “Korkarım ki yolcular bir gün çığlık atmakta gecikecekler ve sonra hepimiz ölüp gideceğiz…”

21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de cesedi bulunan Narin cinayetinde her geçen gün yeni gelişmeler yaşanıyor. 

Kamuoyunun ortak kanaati şu ki basın ve sosyal medya işin peşine bu kadar düşmese idi, Narin dosyasının soruşturması bu kadar derinleşmeyecek, belki de çoktan dosyanın üstü kapatılacaktı.

Türkiye öyle bir ülke haline geldi ki bebek ve kadın ölümleri, hayvanlara işkence ve bazı fikir suçları gibi toplumsal hadiselerde, adalet ancak bir kamuoyu tepkisi oluşursa tecelli edebiliyor.

Bu tür hadiseler meydana geldiğinde, vatandaş evvela; suçun failleri hakkında gereğinin yapılması ve mağdurların korunması noktasında yargıdan somut adımlar atılmasını bekliyor.

Yani yargının görevini ihmal ediyor oluşu seçeneği vatandaşın aklının ucundan dahi geçmediğinden, hâkim-savcıların kör ve sağırmış gibi davranmalarını halk ciddiye almıyor ve yaşananları bir tür kamera şakası zannediyor.

Somut adımlar atılmadığını gören vatandaş; bakıyor ki soruşturma dosyası güme gidecek ve uçak pistten aşağı düşecek, başlıyor çığlık atmaya. Ve hâkim ve savcılar kamuoyu tepkisiyle birazcık olsun hizaya getiriliyor. 

Halkın kamuoyu tepkisi oluşturamadığı soruşturmalarda ise mağdurlar canının yandığıyla kalıyor.

Hâkim ve savcıların kör ve sağırmış gibi davranmaları garabetini Akıl Misafiri köşesinde zaten çokça okudunuz.

Pekâlâ, bazı adi suçlarda dahi tepkisini koyan ve yargıyı hizaya getiren vatandaş, nasıl oluyor da Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına Türk yargısının uymuyor oluşuna hiç itiraz etmiyor? Hatta AYM ve AİHM kararlarına uyulmaması ülkemizde haber değeri dahi taşımıyor. Örnek, Yüksel Yalçınkaya kararı…

Siz zaten cevabı tahmin ediyorsunuzdur. Bu yüzden bu yazımızda biz, iktidarı değil iktidarın oyununa gelen vatandaşlarımızı eleştireceğiz.

Dere yatağına evler inşa eden iktidar yargısı AYM’de ve AİHM’de mahkemelik oluyor. Mahkeme, bilirkişiden rapor alıyor ve “dere yatağına ev yapamazsın, neticesi felaket olur” deyip yıkım kararı veriyor. 

Yıkım kararını siyasetine alet eden iktidar ise vatandaşa diyor ki “ey vatandaş, bu AYM ve AİHM bizim evimizi, devletimizi yıkmaya çalışıyor!” 

Millî duyguları tahrik edilen vatandaş ise mahkemenin niçin yıkım kararı verdiğiyle ilgilenmiyor ve yıkım kelimesinde takılı kalıyor. 

Meşruiyetini iktidarın sorgulattığı bu koca koca mahkemelerin kararlarına iktidar yargısının uymaması ise vatandaşı pek de ilgilendirmiyor.

Henüz sel gelmedi. O halde evlerimiz başımıza yıkılmadan, bari aklımız başına gelsin.

Okunma Sayısı: 1659
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    25.9.2024 22:45:59

    Yeni Asya Camiası;Yazar ve çizerleri Risale-i Nur penceresinden bakarak ve karar alarak yalnızca Hakka Taraf Olma hassasiyet ile gündeme getirmiştir ve getirmeyede devam edecektir. Başka yerlere çekme ve yamama halinde olmayalım, 55 senelik şanlı tarihi ve yazar, çizerlerinin şeref madalyaları ortadır, ilmen, fikren ne yazdı ise oradadır bu böyle bilene.👏👏👏🌅

  • Ömer

    25.9.2024 22:45:17

    Siyasi iktidarın da,her zaman için hukuk devleti ve demokrasi prensiplerine bağlı kalıp;onları zorlayan,dahası açıkça ihlal edip çiğneyen tasarruf ve müdahalelere tevessül etmekten kaçınması icab eder.2”

  • Ömer

    25.9.2024 22:44:38

    Bir dini cemaatin,varlık sebebi olan imani ve manevi hizmetleriyle gündeme gelmesi gerekirken,çok daha farklı dünyevi ve siyasi tartışmalar ile anılması,cemaat olmanın gerekleriyle bağdaşmaz.1”

  • Hasan Sinan

    25.9.2024 20:13:15

    Hukuken hakli olsaniz bile Narin ile Yalcinkaya meselesi farklidir. Yalcinkaya süpheli bir cemaatin mümessilidir. Narin tamamen masum. Aidiyet kavrami insanda suc isnad etme meyilini arttirmaktadir. Nasil ki bugün o cemaate ait insanlar Yeni Asya aleyhinde bulunuyorlar. Bizde onlara ait olan meseleleri artik gündeme getirmeyerek o süpheli cemaatten tam manasiyla ayrismamiz gerekiyor. Mahkemelerin hukuki bir suc bulamamasi bu durumu, yani hakikati degistirmez. Madem Kaderi Ilahiye dokunduracak suclarini biliyoruz, israr etmeyelim bizde ki, o tokatlara müstehak olmayalim,

  • Ömer

    25.9.2024 17:27:20

    Kaleminize sağlık 👏👏👏🌅

  • Mehmet

    25.9.2024 09:49:47

    Müthiş... Durumumuz bundan daha güzel anlatılamazdı! Kaleminiz dert görmesin. Tebrikler...

  • Okur

    25.9.2024 09:02:57

    👏🏼👏🏼👏🏼👏🏼

  • Oğuz Yiğiter

    25.9.2024 06:18:48

    Yıllar yılı kurnazca ve sinsice dayatılan ekmek mi hürriyet mi ikileminde, "ben ekmek partisindenim" diyerek sadece midesini ve şahsî menfaatini düşünen zihnî seviyeden toplum ekseiueti olarak çıkılmadığı sürece, sadece şok olaylar karşısında tepki veren kendi cebine dokununca bağıran bir toplumsal anlayış, karşılıklı basit menfaat siyasî istismar düzenine razı demektir. Bu ise, "al gülüm ve ver gülüm" döngüsünde debelenmeye devam demektir...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı