İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği’nin oluşturduğu Gazze Temas Grubu 13 Eylül 2024’te Madrid’de toplandı.
Toplantı “Gazze’deki soykırıma dur diyebilecek miyiz” sorusuna karşı cevap aramak için, İspanya’nın ev sahipliğinde gerçekleşti. Türkiye, Filistin, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Slovenya, Norveç, İspanya’nın dışişleri bakanları ile Katar Devlet Bakanı, AB Dış İlişkiler Temsilcisi, Arap Ligi Genel Sekreteri, İTT Genel Sekreteri, Bahreyn, Nijerya ve İrlanda’dan üst düzey temsilciler katıldılar.
Toplantı, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırıma karşı yapılan en ciddi toplantılardan biri olması hasebi ile önemli idi. İsrail’in soykırım suçunu AB ülkeleri içinde İspanya’nın her platformda dile getirmesi ve Filistin devletini tanıyan AB ülkesi olması, ev sahibini öne çıkarıyordu. “Gazze’deki soykırım durmalı ve iki devletli çözüm ele alınmalı” ana teması çerçevesinde görüşmeler yapıldı, özellikle İspanyol bakan Jose Albares’in ev sahibi formatı ile bunu “Gazze’de savaş artık durmalı. Hiçbir özür geçerli değil” değil şeklinde ifade etmesi çok önemliydi. AB ülkeleri içinde Gazze’deki durumu net olarak, “soykırım” şeklinde yorumlayan bir tek İspanya var desek yanılmayız. İrlanda’nın da bu konuda kamuoyunda ciddi ses getiren çıkışlarını ekleyebiliriz.
Albares, AB’nin iki devletli çözümü savunmasına rağmen, herhangi bir adım atmaması noktasında yöneltilen soruyu, “AB adına konuşamam. İspanya zaten ikili ilişkilerde yaptırım uyguluyor. Ayrıca İrlanda ile birlikte AB’ye gönderdiğimiz ve İsrail’e karşı yaptırım talep ettiğimiz mektup var. Gerekli önlemlerin alınabilmesi için AB’de tartışmaya devam ediyoruz. İsrail’in uyguladığı şiddet kabul edilemez” cevabını vermesi etkili bir tavırdı. En azından adil ve insaniyetli bir tutum içinde olduklarını ifade ediyordu.
Albares, buna rağmen AB ülkeleri içinde başta Almanya, Fransa, İtalya gibi lokomotif ülkelerin İsrail’in bu soykırımına halen sessiz kalmalarına da gönderme yapmıştı. Albares’in, Batı Şeria’da İsrail askerlerince katledilen Ayşenur Ezgi Eygi ile ilgili “Elbette ki bu olayı reddediyoruz ve sivillerin öldürülmesine karşı tüm önlemlerin harekete geçirilmesini istiyoruz” şeklindeki ifadesi de, gelişmeleri yakından takip ettiğini ortaya koyuyordu.
ABD’nin, kendi vatandaşı olmasına rağmen Ayşenur için çifte standart kokan söylemleri ortada. Her ne kadar ABD vatandaşı olsa da Türk asıllı olması sebebi ile İsrail tarafından başından vurularak katledilmesine sessiz kalınmasına ve konunun kerhen açıklamalarla geçiştirilmesine çok şaşırmadık. ABD‘nin ikiyüzlü politikalarının yansımaları artık kimseyi şaşırtmıyor.
Temas Grubu’nun Madrid’deki bu toplantısının “Gazze’ye odaklanması” gerektiğinin altını özellikle çizen Albares, “Gazze’deki şiddeti önlemek için ne gerekiyorsa yapmalıyız. İsrail ve Filistin arasında barış sağlanmasını teşvik etmeliyiz.” diye konuşması gerçekten öneme haiz idi. İki devletli çözüm için Madrid’de Avrupalı ve Arap ülkelerinin bir araya geldiğini belirten Albares, “Gazze’de savaş artık durmalı. Hiçbir özür geçerli değil. Milyonlarca sivil masum insanın daha fazla acı çekmesi önlenmeli. İki devletli çözümün uygulanmasını burada bir kez daha onaylayarak, sözlerin artık eyleme geçmesi gerektiğiyle ilgili arzumuzu göstermek istiyoruz.” diye konuştu.
Bakan Fidan’ın, İspanya’nın Filistin davasına açık ara verdiği desteği takdirle karşıladıklarını belirtmesine rağmen, Arap aleminin ve İslam İşbirliği Teşkilatının üzerine düşeni yerine getirmediği yolundaki tesbitinin de bir nevi tescili yapılmış odu. Araplar, İsrail’in soy kırımına karşı yeterli cevap vermedikleri gibi ikili ilişkilerin bozulmaması için ek adımlar atıyorlar. Suudilerin hava sahasını İsrail savaş uçaklarına açması ve yakıt ikmali yapmasına izin vermesi, Ürdün’ün, Kuveyt’in, BAE’nin, halen İsrail’le ikili ilişkilere çanak tutan tutumları ortada. Kâbe’de Filistin kefiyesi takanların apar topar tutuklanması ve uzaklaştırılmasını unutamıyoruz. İspanya ve İrlanda gibi ülkelerin bu konudaki gayretleri gerçekten diplomatik açıdan çok önemli. Özellikle Uluslararası Lahey Adalet Divanında İsrail’in soykırımcı olduğuna dair açılan davaya tüm Arap liginin katılımcı ve müdavim olması beklenirken, maalesef bu gerçekleşmedi. Türkiye bile bu konuda gecikme yaşadı. Kürecik radar üssünün halen İsrail’e hizmet veriyor olması da ayrıca not edilmesi gereken bir süreç.