"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB kriterleri bizim değerlerimiz

Kâzım GÜLEÇYÜZ
25 Eylül 2024, Çarşamba
2008’de Risale-i Nur Enstitüsünün organize ettiği “Meşrutiyetin 100. yılında demokrasinin neresindeyiz?” konulu panele konuşmacı olarak birlikte katıldığımız Cengiz Aktar, konuşmalarda AB bahsi de açılınca, program sonundaki özel sohbetimizde “Said Nursî’nin doğrudan AB ile ilgili görüşü var mı?” diye sormuştu.

Biz bu suale Üstadın Avrupa’ya yönelik yaklaşımını ve “Avrupa ikidir” tasnifini anlatarak cevap vermeye çalışmıştık.

(Zaten Bediüzzaman hayatta iken henüz AB yoktu; ama Ortak Pazar olarak bilinen daha küçük ölçekteki birlik ortaya çıkmıştı ve Menderes hükümeti bu ortaklığa üyelik müracaatında bulunmuştu. 27 Mayıs bu süreci kesintiye uğrattı. Keza sonraki darbe ve müdahaleler de Türkiye’nin AB üyeliğini engelledi.)

Bu sohbetten kısa süre sonra yayınlanan Eski Said Dönemi Eserleri’nin başındaki Makalât bölümünde yer alan makalelerden birinde dün bir kez daha aktardığımız sözleri okuyunca, konu daha da aydınlanmış oldu.

Orada özellikle “idare-i mülk”, yani devlet idaresi bahsinde Avrupa’dan almamız gereken şeylerden söz ediyor Said Nursî.

Ve bunu “dinin emri” olarak görüyor.

Ama öncesinde “Avrupa’ya ahkâmda izhar-ı fakr [temel hüküm ve esaslarda el açmak], ahlâkta dilencilik etmek, din-i İslama büyük bir hıyanettir ve hayat-ı millete kast etmektir. Dünya için din feda olmaz” (Eski Said Dönemi Eserleri, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul- 2020, s. 34) kaydını düşmek suretiyle.

Şu halde, Avrupa’dan devlet idaresine ilişkin prensip ve teknikleri alırken, dinin esaslarından herhangi bir taviz vermeden, tam tersine o esasların tahakkukuna yardımcı olacak reform ve düzenlemeleri iktibas etme mantığıyla hareket etmeliyiz.

Nitekim Avrupa Birliğinin kriterlerine baktığımızda, bunların dinimizin de gereği olan adalet, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlükler, insan onuru, kanun hâkimiyeti, ortak akıl, meşveret, şeffaflık, demokratik denetim, kamuoyu, dürüstlük, kalite, ahde vefa, düzen ve çevre duyarlılığı... gibi kavramlardan oluştuğunu görmekteyiz.

Bunlara sahip çıkmak, aynı zamanda, aslında dinimizin bize getirdiği ve kendi malımız olarak görmemiz gereken değerlerle tekrar buluşmak anlamına geliyor.

(Şeriat Cumhuriyet Demokrasi kitabımız, s. 84)

Okunma Sayısı: 1985
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    25.9.2024 14:21:18

    Nitekim Avrupa Birliğinin kriterlerine baktığımızda, bunların dinimizin de gereği olan adalet, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlükler, insan onuru, kanun hâkimiyeti, ortak akıl, meşveret, şeffaflık, demokratik denetim, kamuoyu, dürüstlük, kalite, ahde vefa, düzen ve çevre duyarlılığı... gibi kavramlardan oluştuğunu görmekteyiz.Binlerce tebrikler. Görmek,duymak,anlamakta zorluk çeken taraflı,tarafsızlara duyurulur.👏👏👏🌅

  • süleyman ALIÇ

    25.9.2024 08:56:55

    Teşekkürler Kazım bey çok mükemmel bir Tahlil AB'ye karşı çıkanların bir kısmı "sağını solundan ayırt edemeyen" bir kısım insanlar körü körüne karşı çıkmaktalar bir kısmı da bilerek elindeki gücün halka geçmesinden korkan insanlardır. Peygamber Efendimiz; " ilim Çinde de olsa gidin alın" buyrmuş olmasına rağmen ve karşı çıkanların Avrupa'nın ürettiği teknik ve teknolojiyi milyonlarca para ödeyerek kullandıkları halde söze gelince de karşı çıkıyorlar.

  • Oğuz Yiğiter

    25.9.2024 06:03:21

    Ekonomik ve sosyal kalkınmışlık bakımından bizden çok geri olan bazı ülkelerin, özellikle komşularımız Bulgaristan ve Romanya'nın AB'ye üye olmadan önceki ve sonraki durumları geniş toplum kesimlerine çarpıcı bir şekilde olarak gösterebilen ve AB'ye girme hususunda ayak direten ve takoz olan mahfillerin yüzlerindeki sahte milliyetçilik ve muhafazakârlık maskesini indirecek bukonuda toplumu şuurlandırıp liderlik yapabilecek samimi ve gerçek demokrasi taraftarı siyasî bir irade, ülkeyi her bakımdan AB'ye üye olmadan önceki mafyaların cirit attığı Romanya haline dönüşen bu çöküntüden kurtarabilir. Büyük bir câzibe merkezi olacak alternatif demokratik siyasî platformu ümitle bekliyoruz...

  • Necati

    25.9.2024 00:30:42

    Bu hakikatleri dindar insanların bir çoğu hatta Risale-i Nurları okuyanların da bir çoğu anlayabilmiş değil. Yada anlamak istemiyorlar. Yeni Asya:dan başka Bediüzzaman hazretlerinin ortaya koyduğu bu Kur'an hakikatlerini doğru anlayabilen yok gibi. Yaşadığımız zulüm, yolsuzluk, yoksulluk gibi premlemlerin kaynağı da bu hakikatleri anlamamak. Müslumanlara çol yanlış bir Şeriat empoze ettiler. Hâlbuki Üsdat meşrutiyet, Demokrasi şeriattandır, hayatı da ondandır diyor. Ne zaman ki müslümanlar Bediüzzaman hazretleri doğru anlarsa ancak bu zilletten kurtulabilirler. Allah sizlerden razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı