Bir insanı başkasının övmesi bile ‘kötü’ görülmüşken, kişinin kendisini övmesini akılla ve hikmetle izah etmek mümkün olabilir mi? “Boş övünme”nin kişi ve milletler için felaket olduğu görmek için tarihten de mi ibret almıyoruz?
“En iyi biziz, dünya bizi kıskanıyor, dünyayı dize getiririz” mealindeki övünmelerin kaynağında “Bir Türk dünyaya bedeldir” anlayışı yatmıyor mu? Peki bu anlayış temelinden yanlış değil mi? Böyle bilerek ‘birlik’ sağlanabilir mi?
Böyle düşünüp siyaset üretenlerin Türkiye’yi iyi noktalara getirmediğine dünya şahit. Yakınlarda yine bir ‘övünme ve şov’ programı icra edildi. Güvenlik kuvvetlerine teslim edilen çok sayıda araç için İstanbul’da bir tören düzenlendi ve güya “na kadar güçlü, ne kadar zengin olduğumuz” dünya aleme ilan edildi. Diyelim ki idareciler böyle düşündü, acaba dünya da böyle mi anlaşıldı?
İstanbul’daki hadiseyi ‘şov’ olarak yorumlayan ve itiraz eden DP Milletvekili Salih Uzun’un mühim mesajını, gözden kaçıranlar olmuştur düşüncesiyle tekrar paylaşmakta fayda var. Salih Uzun (@SalihUzunTDV) sosyal medya hesabından şunları yazmış ve sormuş: “Bu şov merakı nedir? Bunda bir tuhaflık yok mu? Jandarma ve Emniyet için 7204 yeni araç almışlar. Çok iyi. Teslim töreninde bütün araçları, Atatürk Havaalanı arazisine getirtmişler. Şu sorulara cevap verin (...):
7204 yeni aracın tamamı İstanbul’da toplandı mı? Toplandıysa neden ve nasıl toplandı? Fabrikalardan tırlarla mı getirildi? Eğer öyleyse 900 ila 1200 arası tır gerekli. Bunun maliyeti nedir? Teslim yeri olarak İstanbul’u gösterdiyseniz ve bu maliyet firmaların üzerinde kaldıysa, İstanbul’dan görev yerlerine dağıtımı nasıl oldu? Neden görev yapacakları yerlere doğrudan gönderilmedi? Yok eğer önce görev yerlerine gönderildi ve sonra sürülerek İstanbul’a getirildi ise yakıt ve personelin harcırah maliyeti nedir? Ekonomik kriz ve tasarruf tedbirleri varken neden bu kadar masraf yapıldı? İlla büyük bir tören yapıp araçları göstererek “dosta güven, düşmana korku” vermek istediyseniz, sadece İstanbul’da kullanılacak olanlarla yapsaydınız. Onlar da gayet görkemli olurdu. Bu masraf genel bütçeden mi yapıldı? (...) Sponsorlar marifetiyle mi yapıldı? Eğer öyleyse bu kaynak çok daha anlamlı yerlere yapılamaz mıydı? (...) Ondan da önemlisi, tasarruf için servisleri kaldırılan memurlar buna ne diyor? (...) İnsanın içi acıyor! Türkiye makulden koptu. Yeniden dönecek. Dönmek zorunda. Makul mümkündür.” (21 Eylül 2024)
Hakikaten bu programı düzenleyenlerin niyetini anlamak kolay değil. Muhtemelen bu arabaların çoğunluğu ‘yerli’ bile değildir. Peki, başkasının yaptığı arabayı satın alıp “Bakın şu kadar araba satın aldık” diye toplantı yapmak garip kaçmıyor mu? Bu tavır Almanya’da üretilen lüks bir araçla (Mercedes ya da Audi) İstanbul Boğazında ‘akşam turu’ atarak gezen mirasyedi tavrına benzetilemez mi?
İnanın bu arabaları üretenler bu arabaları satın alanlar kadar ‘şov’ yapmıyor...