Türkiye’yi idare edenler duymak istemese de ülkemizin en acil, en erken çare bulunması gereken dertlerinden biri de ‘hak, hukuk ve adalet’ meselesidir.
Adalet sistemindeki sıkıntılar hatırlatıldığında, “Görmüyor musunuz, dünyanın en büyük ‘adalet sarayları’nı yaptık? Daha ne istiyorsunuz?” diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Hadiseye bu kadar sathî, bu kadar ‘yüzeysel’ bakan bir anlayışa ne denilebilir ki?
Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, genç avukatlarla bir araya geldiği “Gençlikle Gelecek” adlı programda bir bakıma böyle diyenlere çok çok haklı bir cevap verip şöyle demiş: “Adliye binalarımız çok güzel, ama adalet var mı?”
Evet, bu soru 100 puanlık bir sorudur ve Türkiye’yi idare edenler millete ikna edici bir cevap vermek durumundadırlar: “Adalet var mı?”
Belki yeri değil, ama şahsımızı ve Yeni Asya çalışanlarını ilgilendiren bir konuyu kısaca hatırlatmakta fayda var. Hatırlanacağı üzere Yeni Asya çalışanlarının da içinde olduğu bazı gazetecilere hak ettikleri “basın kartları”nı vermiyorlar. Bu meselede idare, İletişim Başkanlığı ya da ilgili kişiler tamamen haksız. Düşünün ki geçerlilik süresi dolan ‘sürekli basın kartları’ dahi yenilenmiyor. Yani tamamen keyfilik. Sorulduğun da “Kart basılması için sırada bekliyor” şeklinde tamamen gerçeklerle ilişkisi olmayan cevaplar veriliyor. İşte, bir ‘adliye sarayı çalışanı’ ile sohbet ederken “hak, hukuk ve adalet” bahsi geçti ve bu beyefendi, “Müşahhas olarak bir adaletsizlik örneği verebilir misiniz?” diye sordu. Biz de yönetmelik gereği yenilenmesi gereken, e-devlet üzerinde ‘kullanımda’ olarak görülen ‘basın kartları’nın yenilenmediğini hatırlattık. Tabiî ki başını öne eğdi ve “Haklısınız” dedi.
Tabiî ki Türkiye’deki büyük haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında bu mesele bir damla bile sayılmaz. Konuşmaya bile değmez, sadece inkâr edilemeyecek apaçık bir haksızlık olduğu için bu hatırlatmayı yapma ihtiyacı hissettik.
Ankara BB Başkanı Mansur Yavaş şunları da söylemiş: “Eskiden Türkiye’de herhangi bir şekilde bir hukuksuzluk olduğu zaman buna ses çıkaran çok sayıda insan vardı. İyi ki barolar var, ama onun yanında ne üniversitelerimiz ne hukuk fakülteleri… Hiç kimseden artık tek bir kelime çıkmaz oldu. Bundan biz utanmalıyız. Yani o hukukçuların hukuksuzluğa ses çıkarmaması, sanki bir şey yokmuş gibi böyle kör ve sağır olmaları hukuk adına utandırıcı. Bu da adalet sistemimizin nereye geldiğini gösteriyor. Demek ki çok güzel adliyeler yapmakla, çok sayıda hukuk fakültesi açmak da adalet olmuyormuş. İnsanlar adaleti bir defa kendisi özümsemeli içinde yaşamalı. İnşallah o günlere tekrar erişeceğiz. Ben mesleğinize sahip çıkmanızı çok önemsiyorum.” (ankahaber.net, 14 Aralık 2024)
Hele hele hukukçuların sustuğu, ‘gaip’ olduğu bu günlere şahit olmak çok üzücü... Sadece bu soru bile milletin uyanması için yeter, ama bu soruyu soracak kişiler bile kalmadı!