Artık yaşlılar sınıfında olduğumuz için ‘gençler’den şikâyetçi olmamız tabiî karşılanmalıdır.
Çünkü biz de gençken o zamanki büyüklerimiz de bizden şikâyetçi olur ve “Ah, bizim gençlik zamanımızda şöyle yapardık, böyle yapardık” derlerdi. Şimdi de biz nererdeyse aynı duruma gelmiş sayılırız. Ettik bulduk dünyası demek ki buymuş...
Şaka bir yana, Türkiye’nin çözülmesi gereken büyük dertlerinden biri de gençler meselesidir. Elbette bu mesele sadece belli yaş aralığında olanları ilgilendirmiyor. En az gençler kadar onların ailelerini ve dolayısı ile cemiyeti, milleti ve devleti de ilgilendiren bir ‘dert’den bahsediyoruz. Gençliğin meseleleri konuşulurken eğitimi konuşmamak olur mu? Peşi sıra ekonomi de dolaylı olarak gençlerin durumuyla da ilgilidir. Hem üretim bakımından hem de tüketik yönünden gençlerin tutum ve davranışları Türkiye’nin ‘hal ve gidişi’ni etkilemektedir.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (HÜNEE) iş birliğinde, İsveç Hükümeti’nin finansal desteğiyle yürütülen “2023 Türkiye Gençlik Araştırması” tamamlanmış. Bu araştırma üzerinde önemle durulması gereken neticeleri ortaya koymuş durumda.
Araştırma kapsamında Türkiye genelinde 67 ilde, farklı hayat şartlarına sahip 3 bine yakın hanede 15-24 yaş grubunda temsil yeteneğine sahip 1300 genç ile görüşme gerçekleştirilmiş. Bu kapsamda gençlerin demografisi, eğitim ve istihdam durumu ile ilgili önemli veriler toplanmış. Araştırmada ortaya çıkan neticelere bakıldığında gençlerin yüzde 92’sinin sosyal medya kullandığı anlaşılmış.
Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 17’sinin ortaokul mezunu ya da daha az eğitimli olduğu ortaya çıkarken, gençlerin yüzde 23’ünün lise mezunu, yüzde 23’ünün üniversite öğrencisi ya da mezunu olduğu anlaşılmış. Ayrıca lise seviyesindeki gençlerin yüzde 31’inin ailesinin maddî durumu iyi olmadığı ya da çalışması gerektiği için okulu bıraktığını beyan ettiği ortaya konulmuş.
Çıkan neticelere bakıldığında gençlerin yüzde 42’sinin çalıştığı, yüzde 20’sinin ne eğitimde ne istihdamda ne de bunlara yönelik yetiştirme programlarına dahil olduğu ortaya çıkmış.
Raporun tanıtım programında konuşan Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü İsmet Koç, şöyle demiş: “Bu araştırmada 15-24 yaş grubundaki gençleri ele aldık. Sonuçların gençlere ilişkin politika ve stratejilerin geliştirilmesine katkıda bulunacağını düşünüyoruz.” (17 Aralık 2024)
Rapor üzerine değişik tartışmalar yapılabilir. Ancak eğitim seviyesinin genel anlamıyla düşük olması ve yine gençlerin 20’sinin ‘ne eğitimde ne istihdamda’ yer almaması, bir bakıma ‘evde beklemesi’ ciddî bir problem değil mi?
Gençlerin ve gençliğin derdinin hepimizin derdi olduğunun farkına varalım ki çareler bulunsun...