1160 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
fi
AHIS
B
‹LG‹LER‹
Cemel Vakas› (Hz. Aifle önderli¤indeki ordu ile yap›lan savafl) ile Hz. Muaviye ile yap›lan S›ffin sa-
vafllar› meydana geldi. Hicrî 19 veya 21 Ramazan’da (26 veya 28 Ocak 661’de) Kûfe’de, Haricî Ab-
durrahman b. Mülcem taraf›ndan zehirli bir hançerle flehit edildi. Hz. Ali Kufe’ye (Necef) defnedil-
mifltir. Hz. Ali’nin, kendisine Hz. Peygamber (a.s.m.) taraf›ndan verilen “Ebu Turab” lakab›ndan bafl-
ka “el-Murtaza” ve “Esedullâhi’l-Gâlib” gibi lakaplar› da vard›r. Çocuklu¤unda puta tapmad›¤› için
daha sonralar› “Kerremallahu Vecheh” dua cümlesiyle de an›lm›flt›r.
AL‹ EKBER fiAH:
1950-52 y›llar› aras›nda Türkiye’ye gelen Pakistan Milli E¤itim Bakan Vekilidir.
Kendi iste¤i üzerine Bediüzzaman Hazretleriyle Emirda¤’da görüflmüfltür. Görüflmesinde Bediüzza-
man Hazretlerinden Risale-i Nur hizmeti ve Islâm dünyas›n›n durumu hakk›nda bilgi alm›flt›r. Gö-
rüflmeleri esnas›nda Bediüzzaman Hazretleri taraf›ndan talebeli¤e kabul edilen Ali Ekber fiah
memleketine döndükten sonra çeflitli gazete ve dergilerde makaleler yazarak Bediüzzaman Haz-
retlerini, risaleleri ve Türkiye’deki Islâmî inkiflaf› anlatm›flt›r.
AL‹ RIZA (MAHKEME RE‹S‹):
Mu¤lal› olan Ali R›za Balaban, 1943 senesinde Bediüzzaman Sa-
id Nursî’nin talebeleriyle birlikte yarg›land›¤› Denizli mahkemesinin reisi idi. Mahkeme süresince
adaletten ayr›lmad›. Risale-i Nur’un hizmet tarihinde mühim bir dönüm noktas› olan Denizli mah-
kemesinin ilk beraat karar›n› vermiflti. Bu karar üzerine Üstat Bediüzzaman Hakim Ali R›za Bala-
ban ve adaletten ayr›lmayan di¤er hakimler hakk›nda flöyle demiflti: “Hakim-i adil ile beraber, ha-
kikî adalete çal›flan zatlar, de¤il yaln›z bizi, belki Anadolu’yu ve Âlem-i ‹slâm› manen minnettar
eylemifller.”
AL‹ RIZA EFEND‹ (FETVA EM‹N‹):
‹stanbul’un eski fetva eminlerinden olan Ali R›za Efendi, ‹s-
tanbul ulemas›n›n önde gelen isimlerinden biridir. Risalelerde kendisinden “‹stanbul ulemas›n›n
en büyü¤ü ve en müdakkiki ve çok zaman müftiü’l-enam olan eski fetva emini meflhur Ali R›za
Efendi” fleklinde bahsedilmektedir.
Ali R›za Efendi, medrese mensuplar›n›n ve resmî vazifede bulunan hocalar›n Risale-i Nur aley-
hinde bulundu¤u zamanlarda onlar›n aksine Risale-i Nur’a taraftar olmufltur. Risale-i Nur ve Bedi-
üzzaman Hazretleri hakk›nda takdirkâr ifadeler içeren mektuplar› bulunmaktad›r. Mektuplar›nda
risalelerin ifade tarz›n›n hiçbir eserde bulunmad›¤›n›, eserlerin müceddid-i din olup tam do¤ru ol-
du¤unu, zor flartlar alt›nda bu eserleri meydana getiren Bediüzzaman Hazretlerinin ‹slâm dinine
büyük hizmet etti¤ini beyan etmifltir.
AL‹ SUAV‹:
Yola ve uykusuzlu¤a dayan›kl› anlam›na gelen Suavi lakab›n› kullanan Ali, gerçek-
lefltirdi¤i Ç›ra¤an bask›n›yla tarihimize “Sar›kl› ‹htilâlci” olarak geçer. Ali Suavi, 1255 y›l›n›n Rama-
zan Bayram›nda (8 Aral›k 1839) ‹stanbul’da do¤du. Tahsil görmemesine karfl›l›k; ilme ve ilim adam-
lar›na hürmetkâr bir baba, efline ders verecek kadar e¤itimli bir annenin çocu¤udur. Ali, Davutpa-
fla ‹skelesi Rüfltiye mektebini bitirdikten sonra memuriyet hayat›na at›ld›. 17-18 yafllar›nda hacca
gitti. Hacca gitti¤i s›rada âlimlerle temasa geçerek hadis konusunda bilgisini artt›rmaya çal›flt›. Da-
ha önceden Arapça ve Farsçay› ö¤renmifl bu yöndeki çal›flmalar›na katk› yapm›flt›r. Ö¤retmen aç›-
¤›n› kapatmak maksad›yla yap›lan s›navda büyük baflar› gösterince Bursa Rüfltiyesine muallim-i
evvel olarak tayin edildi. (1858) Ali, burada bir taraftan ö¤retmenlik yaparken di¤er taraftan da
Bursa Ulu Camiinde vaazlar vermeye bafllad›. Bat›l› tarzda aç›lm›fl bulunan bir okulda görev yap-
mas›na ra¤men sar›kl›yd›. Sadrazam Ali Paflan›n daveti üzerine 1861 y›l›nda ‹stanbul’a geldi.
1864’te Sofya Ticaret Mahkemesi reisli¤i,1865-66 y›llar›nda Filibe tahrirat müdürlü¤ü yapt›. 1866
y›l›nda tekrar ‹stanbul’a gelerek fiehzade Camiinde ders ve vaazlar vermeye bafllad›. 1867 y›l›nda
Muhbir gazetesindeki yaz›lar›yla gazetecili¤e ilk ad›m›n› att›. Gazetenin kapat›lmas›ndan sonra
Kastamonu’ya sürüldü. (1867) Musatafa Faz›l Paflan›n daveti üzerine ayn› y›l Paris’e kaçt›. Sultan
Abdülaziz’in Fransa’ya yapaca¤› ziyareti üzerine ancak bir ay kalabildikleri Paris’ten arkadafllar›yla
birlikte Londra’ya geçti. Yurda dönüfl için müracaat edip Sultan Abdülhamid taraf›ndan kendisine