1152 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
fi
AHIS
B
‹LG‹LER‹
ABDURRAHMAN TA/Î (1831-1886):
Abdurrahman, 1831 y›l›nda fiirvan’da do¤du. Babas›
Molla Mahmud Efendi, annesi Hz. Hüseyin (r.a.) soyundan geldi¤i nakledilen Meyâsin Han›md›r.
Hem annesi, hem de babas› mütedeyyin olup, Peygamber Efendimizin sünnetine son derece ba¤-
l› idiler. Daha küçük yafllardan itibaren anne ve babas›n›n dikkatini çeken Abdurrahman’›n yetifl-
mesi için büyük bir gayret gösterdiler. Bahusus dedesi Molla Muhammed de e¤itimine özel önem
vererek ilmî ve manevî yönden iyi yetiflmesini istedi. Torununa; ailemizde ilmin babadan o¤ula
geçmesine ra¤men, o¤ullar›ndan hiçbirisinin kendisindeki ilmi talep etmediklerini, ilmî aç›dan vâ-
risinin kendisi oldu¤unu ifade etmifltir.
Abdurrahman, erken yafllarda e¤itime bafllad›. Özellikle hadis, f›k›h, tefsir gibi ilim dallar›nda iyi
bir e¤itim gördü. Ald›¤› terbiyenin etkisiyle akranlar› aras›ndan farkl›l›¤› ile dikkatleri üzerine çek-
ti. Yafl›tlar› oyun oynarken, kendisi bofl vakitlerini en güzel flekilde de¤erlendirmeye ve bofl fley-
lerle meflgul olmamaya çal›flt›. On yafl›nda iken annesi vefat etti. Bundan sonra babas›, kendisi ile
daha çok ilgilenmeye bafllad›. kendisine fiafiî f›kh› ve Arapça gramer dersleri verdi.
Abdurrahman, bölgenin önde gelen âlimlerinden olan Molla Abdüssamed’in yan›na giderek
kendisinden ders ald›. Bu hocas›n›n vefat› üzerine Molla Ziyaüddin Arvasî’nin yan›na gitti. Yörenin
ünlü âlimlerinden olan Arvasî’den ders al›p ona talebe oldu. Bu âlim zat›n hizmet ve sohbetinde
bulundu. K›sa zamanda hocas›n›n takdirini kazand› ve yan›ndan hiç ayr›lmad›. Aradaki ba¤a dik-
kat çeken hocas›, “Muhabbete denk olacak hiçbir fley yoktur” de¤erlendirmesinde bulundu. Ge-
rek bu hocas›ndan ve gerekse di¤er âlimlerden ald›¤› derslerle e¤itimini tamamlad› ve akabinde
mezun olup icazet ald›. Hocas›n›n vefat›ndan sonra, bir taraftan talebe yetifltirirken, di¤er taraftan
insanlar› Cenab-› Hakk›n emir ve yasaklar› hakk›nda ayd›nlatmaya çal›flt›.
Maddiyata fazla önem vermeyen Abdurrahman, talebelerine de bunu afl›lamaya çal›flt›. Al-
lah’›n r›zas›n› kazanmay› her fleyin üzerinde tuttu. Medresede talebelerine ders verirken, bazen
onlar› al›r, akarsu kenarlar›na ve çiçekli bahçelere, manzaras› güzel olan tepelere götürerek bura-
larda ders verdi. Cenab-› Hakk›n kâinattaki sanatlar› ve koymufl bulundu¤u kanunlar hakk›nda bil-
gi vererek tefekküre özel önem verdi. Cenab-› Hakk›n varl›¤›na ve birli¤ine iflaret eden kâinattaki
yans›malar› talebelerine izah etti.
‹limle u¤raflma ve talebe yetifltirmeye her fleyden daha çok de¤er veren Abdurrahman, dün-
yevî makam ve maddî gelire ehemmiyet vermedi. Bulundu¤u yerde nahiye müdürlü¤ü, kad›l›k ve
müderrislik verildi¤i halde bunlara iltifat etmedi. Bir ara fieyh Abdülbari Çarçahi’ye gidip talebe ol-
du. Hocas› kendisinden oruç tutmas›n›, az yemek yemesini ve daha az uyumas›n› isterken, s›k s›k
mezarl›klar› ziyaret etmesi tavsiyesinde bulundu. Bu yüzden baz› geceler bir iki saat mezarl›kta
kald›¤› oldu. Bunun yan›nda Tahi köyü mezarl›¤›nda aç›k bir mezarda sabahlad›¤› da olurdu.
Abdurrahman, yine bölgenin büyük âlimlerinden ve sevilen simalar›ndan olan S›bgatullah Ar-
vasî’nin yan›na gidip kendisinden ders ald›. Burada bir süre kald›ktan ve e¤itim gördükten sonra
hocas›n›n tavsiyesi ile ‹sparit’e (Ispahart) gidip buran›n kad›l›¤›n› yapmaya bafllad›. Bu görevi ifa
ederken insanlara güzel ahlâk ve hoflgörü ile yaklaflt›. Hocas› ile irtibat›n› devam ettirip arada bir
ziyareti ve sohbetine gitti. ‹ki y›l kad›l›k yapt›ktan sonra bu görevden ayr›l›p hocas›n›n yan›na ge-
ri döndü. Dokuz y›l boyunca hocas›n›n hizmetinde bulunduktan sonra, insanlara Cenab-› Hakk›n
emir ve yasaklar›n› anlatmak, do¤ru yola yönelmelerine vesile olma hususunda icazet ald›.
Bir ara hac farz›n› yerine getirmek üzere Hicaz’a gitti. Medine’yi ziyaret etti¤i s›rada burada bu-
lunan ‹mam Rabbanî Hazretlerinin torunlar›ndan olan Muhammed Mazhar ile görüflüp, sohbetin-
de bulundu. Hac dönüflü hocas›n›n da tavsiyesi ile Bitlis’in Nurflin nahiyesine yerleflerek burada
iman hizmetinde bulunmaya bafllad›.