Tarihçe-i Hayat - page 1094

için, düflman›n hücumuyla beraber mücahidlerin yar›s›
silâh›n› b›rak›p cemaat hayr›na flerik olmak, iki rek’at
sonra onlar da hissedar olsun diye Fahr-i Âlem Aleyhis-
salâtü Vesselâm bir hadis-i flerifiyle emretmifl olmas›d›r.
Madem harpte bu ruhsat var. Ve madem cemaat hayr›
da sünnet oldu¤u halde, o sünnete riayet etmek en bü-
yük bir hadise-i dünyeviyeye tercih edilmifl. Üstad-› mut-
lak›n böyle bir iflaretinden bir nüktecik alarak, biz de ruh
ve can›m›zla ittiba ediyoruz.
‹k i n c i s i :
Kahraman-› ‹slâm ‹mam-› Ali Rad›yallahü
Anh,
Celcelûtiye
’nin çok yerlerinde ve ahirinde bir hi-
mayetçi istemifl ki, namaz içinde huzuruna gaflet gelme-
sin. Düflmanlar› taraf›ndan ona bir hücum manas› hat›r›-
na gelmemek, s›rf namazdaki huzuruna pek çok olan
düflmanlar› taraf›ndan bir hücum tasavvuru ile namazda-
ki huzuruna mâni olunmamak için, bir muhaf›z ifriti der-
gâh-› ‹lâhîden niyaz etmifl.
‹flte bu biçare, ömrü bu zamanda hodfuruflluk içinde
yuvarlanan biçare kardefliniz de, hem sebeb-i hilkat-›
âlemden, hem kahraman-› ‹slâmdan bu iki küçük nükte-
yi ders ald›m. Ve bu zamanda çok lâz›m olan Kur’ân’›n
esrar›na ehemmiyet vermekle, harp içinde ruhunun mu-
hafazas›n› dinlemeyerek, Kur’ân’›n bir harfinin bir nük-
tesini beyan etmifl.
Said Nursî
‚è
ahir:
son.
aleyhissalâtü vesselâm:
‘salât ve
selam onun üzerine olsun’ anla-
m›nda Hz. Muhammed’e dua.
beyan:
aç›klama, bildirme, izah.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
Celcelûtiye:
Peygamberimiz Re-
sul-i Ekrem’in (a.s.m.) derslerine
istinaden, asl› cifir ve ebcet hesa-
b› ile alâkal› olarak Hz. Ali (r.a.) ta-
raf›ndan telif edilen Süryanice bir
kasidedir.
cemaat:
bir imama uyup namaz
k›lan Müslümanlar toplulu¤u.
dergâh-› ‹lâhî:
‹lâhî dergâh, s›¤›-
nak, Allah kat›.
ehemmiyet:
önem, de¤er, k›y-
met.
esrar:
s›rlar, gizli hakikatler.
Fahr-i Alem:
âlemin övüncü, âle-
min kendisiyle övündü¤ü Pey-
gamberimiz (a.s.m.).
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesizlik,
Allah’tan uzaklafl›p nefsin arzula-
r›na dalmak.
hâdise-i dünyeviye:
dünya ile il-
gili hadise, dünyaya ait olay.
hadis-i flerif:
Peygamberimizden
aktar›lan sözlerin genel ad›.
harp:
savafl.
himayet:
koruma, esirgeme.
hissedar:
hisse sâhibi, hissesi
olan.
hodfürufl:
kendini be¤endirmeye
çal›flan, övünen.
hücûm:
sald›rma.
1094 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
hücûm:
sald›rma.
ifrit:
korkunç ve zararl› cin.
ittiba:
tabi olma, uyma, itaat
etme.
kahramân-› ‹slâm:
‹slâm
kahraman›, mücahit.
madem:
...den dolay›, böyle
ise.
mâni:
engel.
mücahit:
cihat eden, sava-
flan.
muhafaza:
koruma.
muhâf›z:
koruyucu, bekçi.
niyaz:
Allah’a yalvarma ve
yakarma.
nükte:
ince manal›, ancak
dikkatle anlafl›labilen mana
veya söz.
Rad›yallahü Anh:
Allah on-
dan raz› olsun.
riayet:
uyma, tâbi olma.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
ruhsat:
mevcut bir dinî hük-
mün özür sebebiyle belirli
flartlar alt›nda geniflletilmesi
veya kolaylaflt›r›lmas›.
sebeb-i hilkat-i âlem:
âlemin
yarat›l›fl sebebi.
flerik:
ortak.
sünnet:
Hz. Muhammed’in
(a.s.m.) Kur’ân d›fl›nda, Müslü-
manlara örnek olan mübarek
söz, fiil ve emirleri, kabulleri
veya takrirleri.
tasavvur:
bir fleyi zihinde fle-
killendirme, düflünme.
üstad-› mutlak:
ilimde üs-
tünlü¤ü ve ö¤reticili¤i tart›fl-
mas›z olan üstat.
1...,1084,1085,1086,1087,1088,1089,1090,1091,1092,1093 1095,1096,1097,1098,1099,1100,1101,1102,1103,1104,...1390
Powered by FlippingBook