kaldkça, biz onlara hakikî hâkim olamayz, tahakkümü-
müz altnda tutamayz. Ya Kurân sukut ettirmeliyiz ve-
yahut Müslümanlar ondan so¤utmalyz.
flte bu iki fikirle, dehfletli ifsat komitesi bu biçare feda-
kâr, masum, hamiyetkâr millete zarar vermeye çalflmfl-
lar. Ben de, altmfl befl sene evvel bu cereyana karfl,
Kurân- Hakîmden istimdat eyledim. Hakikate karfl k-
sa bir yol ve bir de pek büyük bir Dârülfünun-i slâmi-
ye tasavvuru ile, altmfl befl senedir, âhiretimizi kurtar-
mak ve onun bir faydas olarak hayat- dünyeviyemizi de
istibdad- mutlaktan ve dalâletin helâketinden kurtarma-
ya ve akvam- slâmiyenin mâbeynindeki uhuvvetini inki-
flaf ettirmeye iki vesileyi bulduk.
Birinci vesilesi:
Risale-i Nurdur ki, uhuvvet-i ima-
niyenin inkiflafna kuvvet-i iman ile hizmet etti¤ine katî
delil, emsalsiz bir mazlumiyet ve âcizlik hâletinde telif
edilmesi ve flimdi âlem-i slâmn ekseri yerlerinde ve Av-
rupa ve Amerikaya da tesirini göstermesi ve ihtilâlcilere
ve dinsiz felsefeye ve otuz seneden beri dehfletli bir su-
rette maddiyyun ve tabiiyun gibi dinsizlik fikrine karfl ga-
lebe çalmas ve hiçbir mahkeme ve ehl-i vukuf dahi on-
lar cerh edememesidir. nflaallah bir zaman da, sizin gi-
bi uhuvvet-i slâmiyenin anahtarn bulan zatlar, bu muci-
ze-i Kurâniyenin cilvesini âlem-i slâma iflittireceksiniz.
kinci vesilesi:
Altmfl befl sene evvel Câmiül-Ezhe-
re gitmek istiyordum. Âlem-i slâmn medresesidir diye,
ben de o mübarek medresede bir ders almaya niyet
TARHÇE- HAYATI
| 1097
I
SPARTA
H
AYATI
ve haysiyet sahibi.
hayat- dünyeviye:
dünyaya ait
olan hayat.
helâket:
yklma, mahvolma.
ifsat:
fesada u¤ratma, bozma, ka-
rflklk çkarma.
ihtilâl:
mevcut idareyi veya reji-
mi zor kullanarak de¤ifltirme.
inkiflaf:
ortaya çkma, geliflme.
inflaallah:
Allah izin verirse ma-
nasnda kullanlan bir dua.
istibdat- mutlak:
hiç bir hak ve
hürriyeti tanmayan tam bask,
tam diktatörlük.
istimdat:
aman dileme, merha-
met ve yardmna s¤nma.
katî:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal brakmayan.
komite:
kötü bir maksat için top-
lanmfl topluluk, cemiyet.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz hikmet ve fayda-
lar bulunan Kurân.
kuvvet-i iman:
iman kuvveti.
mabeyn:
ara.
maddiyyun:
maddenin ezelî ve
ebedî oldu¤una, sonradan yaratl-
mamfl bulundu¤una inananlar,
maddeye ba¤l kalanlar, madde-
ciler, materyalistler.
masum:
suçsuz, günahsz, saf, te-
miz.
mazlumiyet:
mazlumluk, zulüm
görmüfllük.
medrese:
e¤itim ve ö¤retim ku-
rumu.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
mucize-i Kurâniye:
Kurâna ait
mucize.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sükût:
düflme, düflüfl; suskunluk.
suret:
biçim, flekil, tarz.
tabiiyyun:
tabiatçlar, materya-
listler, tabiata tapanlar.
tahakküm:
zorbalk etme, zorla
hükmetme, hükmü altna alma.
tasavvur:
bir fleyi zihinde flekil-
lendirme, düflünme.
telif:
uzlafltrma, barfltrma, ba¤-
dafltrma, alfltrma.
uhuvvet:
kardefllik, din kardeflli-
¤i.
uhuvvet-i imaniye:
imana ait,
imandan gelen kardefllik.
uhuvvet-i slâmiye:
slâm kar-
deflli¤i.
vesile:
arac, vasta.
zat:
kifli, flahs.
âciz:
zayf, eli yetmez, gücü
yetmez.
ahiret:
dünya hayatndan
sonra bafllayp ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
akvam- slâmiye:
Müslüman
kavimler, milletler.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
bîçare:
çaresiz, zavall.
Camiül-Ezher:
Msrdaki Ez-
her Üniversitenin ad.
cereyan:
akm, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
cerh:
yaralama, bir iddiay,
fikri çürütme, reddetme.
cilve:
tecelli, görüntü.
dalâlet:
Hak ve hakikatten
sapma, do¤ru yoldan ayrlma,
azma.
dârülfünun-i slâmiye:
slâmî
ilimler (fenler) akademisi.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
delil:
bir davay ispata yara-
yan fley, burhan.
ehl-i vukuf:
hâkimler.
ekserî:
ço¤u ksm.
emsalsiz:
benzersiz.
evvel:
önce.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
felsefe:
madde ve hayat
bafllangç ve gaye bakmn-
dan inceleyen ilim.
galebe:
galip gelme, üstün-
lük.
Hakikat:
gerçek, esas.
hakikî:
gerçek.
hâkim:
hükmeden.
hâlet:
hal, durum.
hamiyetkâr:
hamiyetli, onur