kısmına izin verilmesi gibi, biz de kanunen ehemmiyetli
bu hakkımızı isteriz. Ve hakkımızda habbeleri kubbeler
yapanların zulmünden kurtarılmamızı, millet ve vatan ve
asayişe nurlarla hizmet eden kur’ân ve imanperverlerle
beraber talep ederiz. Hem, on sekiz sene evvel şiddetli
bir zulme maruz olduğum hiddetli bir zamanımda yazdı-
ğım “Hücumat-ı sitte”yi on sekiz seneden beri görmedi-
ğim gibi, mahrem deyip neşrine izin vermemişim ve hem
üç-dört mahkemenin eline geçmiş o risaleyi sahiplerine
iade etmişlerdir.
Said Nursî
@
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ñ° o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
[DiyanetRiyasetindekiehl-ivukufabirteşekkürname
vetetkiklerindekicüz’îvecevabızahirveverilmiş
tenkitlerinetashihleyardımetmekiçin“ÜçNokta”yı
beyanedeceğim.]
•
Birincisi
: üç cihetle o âlimlere teşekkür ederim.
Şahsım itibarıyla minnettarım.
Birincisi
:
Siracünnur
mecmuasının Beşinci Şuadan baş-
ka on üç parçasını takdirkârâne hülâsa etmeleridir.
İkincisi
: Medar-ı ittihamımız olan tarikatçilik ve cemi-
yetçilik ve emniyeti ihlâl bahanelerini reddetmeleridir.
âlim:
ilim ile uğraşan, ilim adamı.
asayiş:
emniyet, kanun ve nizam
hâkimiyetin sağlanması.
bahane:
yalandan özür, asıl sebebi
gizlemek için ileri sürülen uydurma
sebep.
beyan etmek:
açıklamak, bildir-
mek, izah etmek.
cemiyetçilik:
cemiyet taraftarlığı,
particilik, grupçuluk.
cihet:
yön.
cüz’î:
küçük, az.
Diyanet riyaseti:
Diyanet İşleri
Başkanlığı.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i vukuf:
bir mesele hakkında
bilgi ve yetki sahibi olanlar, hâ-
kimler.
emniyet:
güvenlik; polis teşkilatı.
evvel:
önce.
habbe:
tane.
hiddet:
öfke, kızgınlık.
hülâsa:
bir şeyin özü, esası, özeti.
iade:
geri verme.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
imanperver:
iman sevgisi ile, coş-
kusu ile dolu.
itibar:
değer.
kanunen:
kanuna göre, kanunca,
kanuna uyarak, kanun yolu ile.
kubbe:
gökyüzü, sema.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken, gizli.
maruz:
bir şeyin etkisi ve tesiri
altında bulunma.
mecmua:
tertip ve tanzim edil-
miş şeylerin hepsi, koleksiyon.
medar-ı ittiham:
suçlanma
sebebi.
minnettar:
bir iyiliğe karşı te-
şekkür duygusu içinde olan.
neşir:
kitap yazma, basma, çı-
karma; herkese duyurma, yay-
ma.
nokta:
konu ile ilgili bölüm.
red:
kabul etmeme.
takdirkârâne:
takdir edene
yakışır şekilde, takdir ederek.
talep:
isteme, dileme.
tarikatçilik:
tarikat taraftarlı-
ğı.
tashih:
düzeltme, daha iyi ve
daha doğru hale getirme, yan-
lışını giderme.
tenkit:
eleştirme.
teşekkür:
yapılan bir iyilik kar-
şısında minnet, memnuniyet
ve şükür ifade etme, şükret-
me.
teşekkürname:
teşekkür bil-
diren yazı, teşekkür yazısı.
tetkik:
dikkatle araştırma, in-
celeme.
zahir:
açık, âşikar.
zulüm:
haksızlık.
1
. Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
| 638 | Şualar