Şualar - page 33

• Hem meselâ,
insanın en lezzetli ve tatlı ve kıymetli
hissi olan muhabbet, eğer sırr-ı tevhid yardım etse bu kü-
çücük insanı kâinat kadar büyüttürür ve genişlik verir ve
mahlûkata nazenin bir sultan yapar. Eğer şirk ve küfre
düşse, eliyazübillâh, öyle bir musibet olur ki, mütemadi-
yen zeval ve fenâda mahvolan hadsiz mahbuplarının
ebedî firakları ile bîçare kalb-i insanîyi her dakika parça
parça eder; fakat, gaflet veren lehviyatlar, muvakkaten
iptal-i his nev’inden, zahiren hissettirmiyor
.
İşte, bu üç misale yüzer cihazat ve hissiyat-ı beşeriyeyi
kıyas etsen; vahdet, tevhid ne derece kemalât-ı insaniye-
ye medar olduğunu anlarsın.
Bu üçüncü Meyve dahi siracünnur’un belki yirmi risa-
lelerinde gayet güzel bir tafsil ve hüccetli bir surette be-
yan edildiğinden burada kısa bir işaretle iktifa ederiz. Be-
ni bu Meyveye sevk ve isal eden şöyle bir histir:
Bir zaman yüksek bir dağ başında idim. gafleti dağıta-
cak bir intibah-ı ruhî vasıtasıyla, kabir tam manasıyla,
ölüm bütün çıplaklığıyla ve zeval ve fenâ ağlattırıcı levha-
larıyla bana göründü. Herkes gibi fıtratımdaki fıtrî aşk-ı
beka, birden zevale karşı isyan edip galeyana geldi. Ve
muhabbet ve takdir ile pek çok alâkadar olduğum ehl-i
kemalât ve meşahir-i enbiya ve evliya ve asfiyanın sön-
melerine ve mahvolmalarına karşı mahiyetimdeki rikkat-i
cinsiye ve şefkat-i nev’iye dahi kabre karşı tuğyan edip
feveran etti. Ve altı cihete istimdatkârâne baktım; hiçbir
teselli, bir medet göremedim. Çünkü, zaman-ı mazi
Şualar | 33 |
i
kinci
Ş
ua
isal:
ulaştırma, eriştirme.
istimdatkârâne:
yardım isterce-
sine, yardım umarak.
isyan:
başkaldırı, itaatsizlik.
kabir:
mezar.
kalb-i insanî:
insan kalbi, insana
has ve ait kalp.
kemalât-ı insaniye:
insana ait
mükemmellik ve olgunluklar.
kıyas etmek:
bir şeyi başka bir
şeye benzeterek hüküm verme,
karşılaştırma.
küfür:
inkârcılık.
lehviyat:
nefsi azdıran oyun ve
eğlenceler.
mahbup:
sevgili, sevilen, muhab-
bet edilen.
mahvolma:
yok olma, ortadan
kalkma, batma.
medet:
inayet, yardım, imdat.
meşahir-i asfiya:
safiyet, kema-
lât ve takva sahibi olan İslam âlim-
lerinin meşhurları.
meşahir-i enbiya:
Peygamberle-
rin meşhurları.
meşahir-i evliya:
velîlerin, Allah
dostlarının meşhurları.
mezar-ı ekber:
çok büyük me-
zar.
muhabbet:
sevgi, sevme.
musibet:
felâket, belâ.
muvakkaten:
geçici olarak.
müstakbel:
gelecek.
mütemadiyen:
sürekli olarak, de-
vamlı.
nazenin:
nazlı, nazik, narin, ince.
nevi:
çeşit, tür.
rikkat:
acıma, incelik, yumuşaklı-
lık.
rikkat-i cinsiye:
cinsî şefkat, in-
sanın kendi cinsinden olana acı-
ması.
ruhî:
ruha ait, ruhla ilgili.
sevk:
yöneltme.
sırr-ı tevhid:
Allah’ın birliğinin sır-
rı.
sultan:
padişah, hükümdar.
şefkat-i nev’iye:
kendi nev’ine,
kendi cinsine karşı duyulan şef-
kat, merhamet ve sevme hissi.
şirk:
Allah’a ortak koşma; yarata-
nın birliğini kabul etmeme
tafsil:
etraflıca bildirme, uzun uza-
dıya anlatma, açıklama.
takdir:
beğenme.
teselli:
avunma.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna inan-
ma, birleme.
tuğyan:
azma, azgınlık, hiddetlen-
me.
valide:
ana, anne.
vasıta:
aracı, araç.
zahiren:
görünüşte.
zaman-ı mazi:
geçmiş zaman.
zeval:
sona erme, yok olma.
alâkadar:
ilgili, ilişkili, müna-
sebetli, bağlı.
aşk-ı beka:
ebedî hayat aşkı,
sonsuzluk aşkı.
beyan etmek:
açıklamak, bil-
dirmek, izah etmek.
bîçare:
çaresiz.
cihazat ve hissiyat-ı beşeri-
ye:
insanın organları ve hisle-
ri.
cihet:
yön.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
ehl-i kemalât:
olgun ve de-
ğerli kişiler, kemal sahibi olan-
lar.
eliyazübillâh:
Allah esirgesin,
Allah korusun.
fenâ:
yok olma, ölümlülük,
geçicilik.
feveran:
kaynama, fışkırma.
fıtrat:
yaratılış, tabiat, mizaç,
huy.
fıtrî:
tabiî, yaratılıştaki, doğuş-
tan olan.
firak:
ayrılık.
firkat:
ayrılma.
gafil:
gaflette bulunan, endi-
şesiz, nefsine uyarak Allah’ın
emirlerini unutan.
gaflet:
dikkatsizlik, endişesiz-
lik, Allah’tan uzaklaşıp nefsin
arzularına dalmak.
galeyan:
tuğyan ve azgınlık.
hadsiz:
sınırsız.
his:
duyu, algı.
hissettirme:
algılatma, farkına
vardırma.
hüccet:
delil.
iktifa etme:
yeterli bulma, kâfi
görme, yetinme.
intibah-ı ruhî:
ruhî uyanış, gaf-
letten sıyrılış.
iptal-i his:
hissin iptali, duyar-
lılığı yitirme.
1...,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32 34,35,36,37,38,39,40,41,42,43,...1581
Powered by FlippingBook