(1)
m
º«/
µn
M m
¿Én
br
ôo
a r
øp
e
’in adedine yine sırlı bir tek farkla, teva-
fuk-i remzî ile, hem
Resaili’n-Nur’
u efradına dâhil eder,
hem yine
Risalei’n-Nur’
un şecere-i mübareği Furkan-ı
Hakîm olduğunu gösterir.
eğer
(2)
m
In
ôn
én
°T r
øp
e
’deki
I
,
I
kalsa, o vakit makam-ı cif-
rîsi dokuz yüz doksan üç eder, tevafuka zarar vermeyen
cüz’î ve sırlı beş farkla
Risaletü’n-Nur
adedi olan dokuz
yüz doksan sekize tevafukla, manasının dahi muvafakati-
ne binaen ona işaret eder.
•
Dördüncü Cümlesi
:
(3)
/
?p
Qƒo
æp
d *G …p
ór
¡n
j
•
m
Qƒo
f '
¤n
Y l
Qƒo
f
’dir
ki, dokuz yüz doksan dokuz ederek, sırlı bir tek farkla
Ri-
saletü’n-Nur
adedi olan dokuz yüz doksan sekize tevafuk-
la, manasının kuvvetli münasebetine binaen, işaret dere-
cesinde remzeder.
•
Beşinci Cümlesi
:
(4)
o
ABÉ°n
ûn
j r
øn
e
cümlesi gayet cüz’î bir
farkla risaletü’n-nur Müellifinin ismiyle meşhur bir lâka-
bına tevafukla manası baktığı gibi, bakıyor. eğer
o
ABÉ°n
ûn
j
’da-
ki mukadder zamir izhar edilirse,
o
¬o
`FBÉ°n
ûn
j r
øn
e
olur, tam ta-
mına tevafuk eder.
Bu ayet, nasıl ki
Risalei’n-Nur
’a ismiyle bakıyor; öyle
de, tarih-i telifine ve tekemmülüne, tam tamına tevafuk-
la remzen bakıyor.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
binaen:
-den dolayı, bu sebepten.
cüz’î:
küçük, az.
dâhil:
girme, içinde olma.
efrat:
fertler.
Furkan-ı Hakîm:
doğruyu yanlış-
tan ayıran hikmetli Kur’ân.
gayet:
son derece.
izhar:
ortaya koyma, açığa çıkar-
ma, gösterme.
lâkap:
ünvan.
makam-ı cifrî:
cifre ait makam,
cifir hesabına göre ulaşılan netice,
sayı değeri.
meşhur:
tanınmış, şöhretli, ünlü.
mukadder:
takdir edilmiş.
muvafakat:
uyma, uyuşma,
uygunluk.
müellif:
eser telif eden, yazan.
münasebet:
münasiplik, uy-
gun olma.
remiz:
kelime ve cümleye
yüklenilmiş gizli mana, şifre,
sembol.
remzen:
remiz ile, işaret ede-
rek, işaretle.
sır:
gizli hakikat.
şecere-i mübareke:
mübarek,
kutlu ağaç; mübarek sülâle,
silsile.
tarih -i telif:
yazılış tarihi.
tekemmül:
olgunlaşma, ke-
male erme, mükemmelleşme.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içerisin-
de birbirine denk gelme.
tevafuk-i remzî:
remizle, işa-
retle ilgili tevafuklar, uygun-
luklar. remiz derecesindeki
uygunluk ve münasebettarlık.
zamir:
ismin yerini tutan keli-
meler.
1.
Furkan-ı Hakîm’den.
2.
Bir ağaçtan. (Nur Suresi: 35.)
3.
O nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. (Nur Suresi: 35)
4.
Dilediğini. (Nur Suresi: 35.)
B
irinci
Ş
ua
| 1070 | Şualar