Şualar - page 1028

Birinci Basamak
olan,
p
¿Én
?r
Jp
’r
G p
RÉn
«p
àr
ep
’r
G p
¿Gn
õu
`Jp
’r
G p
?Én
¶p
àr
fp
’r
G p
?Én
ªn
c p
án
jÉn
Z p
In
ón
gÉn
°ûo
e u
öp
ùp
H
p
á` n
£r
?p
ÿr
Gn
h p
án
Y r
ô° t
ùdGn
h p
In
ôr
ã`n
µ
r
dG p
p
án
dƒo
¡° t
ùdG n
™n
e p
äÉn
?n
?`r
£o
Ÿr
G
meali, bu mezkûr hakikattir.
İkinci Basamak:
p
?Én
ã`p
àr
ep
’r
Gn
h p
?Én
¶p
àr
fp
’r
Gn
h p
án
fn
RGn
ƒo
Ÿr
Gn
h p
án
?n
HÉn
?o
Ÿr
Gn
h p
á s
«p
aÉs
Ø°s
ûdGn
h p
á s
«p
fG n
Qƒ t
ædG u
öp
ùp
Hn
h
’dir. Bunun izah ve tafsilâtını onuncu sözün ahirine ve
Yirmi dokuzuncu söze ve Yirminci Mektuba havale edip
kısaca bir işaret ederiz.
evet, nasıl ki nuraniyet cihetiyle güneşin ziyası ve aksi,
kudret-i rabbaniye ile deniz yüzüne ve bütün kabarcıkla-
rına girmesi, bir tek cam parçasına girmesi gibi kolaydır,
ikisi müsavidir; öyle de, zat-ı nurü’l-envar’ın nuranî kud-
reti dahi gökleri, yıldızları yaratması, döndürmesi, sinek-
lerin, zerrelerin icadı ve döndürmesi gibi ona kolaydır,
ağır gelmez.
Hem nasıl ki şeffafiyet hassasıyla bir tek âyinecikte ve
bir göz bebeğinde güneşin misalî sureti kudret-i İlâhiye ile
bulunur, aynı kolaylıkla bütün parlak şeylere ve katrelere
ve şeffaf zerreciklere ve deniz yüzlerine o aksi ve ışığı
emr-i İlâhî ile verilir; aynen öyle de, masnuatın melekûti-
yet ve mahiyet yüzleri şeffaf ve parlak olmasından, kud-
ret-i mutlakanın cilvesi, tesiri bir tek nefsin icadında bu-
lunması kolaylığı derecesinde bütün hayvanatı yaratır. Az
çok, büyük küçük fark yok.
ahir:
son.
akis:
yansıma.
âyine:
ayna.
cihet:
yön.
cilve:
tecelli, görüntü.
emr-i İlâhî:
İlâhî iş; Allah’ın emri.
hakikat:
gerçek, esas.
hassa:
bir şeye mahsus olan özel-
lik, nitelik.
havale:
bir şeyi başkasının üstü-
ne bırakma.
hayvanat:
hayvanlar.
icat:
vücuda getirme, yoktan var
etme.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma.
katre:
damla.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
kudret-i İlâhiye:
Allah’ın kud-
reti, Allah’ın kudretiyle yaptı-
ğı işler, fiiller, tasarruflar.
kudret-i mutlaka:
mutlak kud-
ret, sonsuz ve sınırsız kudret.
kudret-i rabbaniye:
her şeyi
terbiye eden Allah’ın sonsuz
kudret ve kuvveti.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası,
tabiatı, niteliği.
masnuat:
sanatla yapılmış şey-
ler.
meal:
mana, anlam, mefhum.
melekûtiyet:
her şeyin doğ-
rudan Allah’ın ilim, hikmet ve
kudretine bakan, sebeplerin
müdahale edemediği aslı, esa-
sı, iç yüzü.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen,
anılan.
misalî:
.
müsavi:
eşit.
nefis:
hayat, ruh, can.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak,
münevver.
nuraniyet:
nurluluk, parlaklık,
aydınlık.
suret:
biçim, tarz, görünüş.
şeffaf:
saydam.
şeffafiyet:
şeffaflık, şeffaf ol-
ma hâli, saydamlık.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar,
izahlar.
tesir:
etki.
Zat-ı Nurü’l-Envar:
nurların
nuru olan Cenab-ı Hak.
zerre:
en küçük parça, mole-
kül, atom.
ziya:
ışık, aydınlık, nur, par-
laklık.
o
n
B
eŞinci
Ş
ua
| 1028 | Şualar
1...,1018,1019,1020,1021,1022,1023,1024,1025,1026,1027 1029,1030,1031,1032,1033,1034,1035,1036,1037,1038,...1581
Powered by FlippingBook