Şualar - page 1023

sanatlı yaratmak, meselâ insanı ayrı ayrı yüz cihazatı ile
bir katre sudan icat etmek ve kuşu pek çok alât ve muh-
telif cihazlarıyla bir basit yumurtadan inşa edip mu’cizatlı
suret giydirmek ve ağacı dal, budak ve mütenevvi aza ve
eczasıyla basit, camit karbon, azot, müvellidülmâ, müvel-
lidülhumuzadan terekküp eden bir küçük çekirdekten çı-
karmak, muntazam, meyveli bir şekil giydirmek, elbette
ve elbette bedahetle, şüphesiz, kat’iyetle vücup ve zaru-
ret ve lüzum derecesinde ispat eder ki, o her bir masnua
bütün zerrat ve eczasıyla ve suret ve mahiyetiyle bir ka-
dîr-i Mutlak’ın irade ve meşietiyle ve ihtiyâr ve kastıyla o
mahsus, mükemmel vaziyet veriliyor. Ve her şeye şamil
bir iradenin taht-ı hükmündedir. Ve bu tek masnuun bu
şüphesiz tarzda irade-i İlâhiyeye delâleti gösteriyor ki, bü-
tün masnuat, hadsiz, nihayetsiz ve güneş ve gündüz gibi
zahir bir kat’iyette, her şeye şamil irade-i İlâhiyeye, adet-
lerince şahadetler ve bir kadîr-i Mürîd’in vücub-i vücudu-
na hadsiz hüccetlerdir.
Hem, ilm-i İlâhinin sabıkan mezkûr bütün delilleri, ay-
nen iradenin dahi delilleridir. Çünkü, ikisi kudretle bera-
ber iş görüyorlar. Biri birisiz olmaz. Her bir nev’in ve cin-
sin efradı, aza-i nev’iye ve cinsiyede tevafukları nasıl de-
lâlet eder ki, sâni’leri birdir, vahittir, ehaddir; öyle de,
yüzlerinin simaları hikmetli bir tarzda, birbirinden farikalı
ve ayrı olması kat’î delâlet eder ki, o sâni-i Vahid-i ehad,
bir Fail-i Muhtar’dır, irade ve ihtiyâr ve meşiet ve kasıt ile
her şeyi yaratır.
Şualar | 1023 |
o
n
B
eŞinci
Ş
ua
ve şarta tâbi olmaksızın her şeye
gücü yeten sonsuz kudret sahibi,
Allah.
Kadîr-i Mürit:
irade ettiği her şe-
yi yapmaya gücü yeten, Allah.
kasıt:
bir işi bile bile, isteyerek
yapma.
kat’î:
kesin, .
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
katre:
damla.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası, ta-
biatı, niteliği.
mahsus:
başkasında bulunmayan,
bir şeye veya kişiye has olan.
masnu:
sanatla yapılmış eşya, var-
lık.
masnuat:
sanatla yapılmış şeyler.
meşiet:
dileme, irade, istek.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen, anı-
lan.
mu’cizat:
mu’cizeler, Allah tara-
fından verilip, yalnız peygamber-
lerin gösterebilecekleri büyük ha-
rika işler.
muhtelif:
türlü türlü, çeşitli.
muntazam:
nizamlı, intizamlı, dü-
zenli ve düzgün biçimde.
mütenevvi:
aynı cinsten olma-
yan, nevi nevi, çeşit çeşit.
müvellidülhumuza:
oksijen.
müvellidülmâ:
hidrojen.
nevi:
çeşit, tür.
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız.
sabıkan:
evvelce, bundan önce.
Sâni:
her şeyi sanatlı olarak yara-
tan Allah.
Sâni-i vahid-i ehad:
tek ve yar-
dımcısız olarak her şeyi sanatla
yaratan Allah.
sima:
yüz, çehre.
suret:
biçim, tarz, görünüş.
şahadet:
şahit olma, şahitlik; açık
alâmet, işaret.
şamil:
içine alan, kapsayıcı.
taht-ı hüküm:
hüküm ve idare
altında.
tarz:
biçim, şekil, suret.
terekküp:
karışıp birleşme, bir-
den fazla şeyin birleşmesinden
oluşma.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra, ölçü
ve münasebetler içerisinde birbi-
rine denk gelme.
vahit:
zatında ve sıfatlarında tek
ve yegâne olan.
vücub-i vücut:
varlığı gerekli ol-
mak, olmaması imkânsız olmak,
varlığı zarurî ve vacip olmak.
vücup:
vacip ve lüzumlu olma,
gereklilik.
zahir:
açık, aşikâr.
zaruret:
zorunluluk, mecburiyet.
zerrat:
zerreler, atomlar.
alât:
aletler, vasıtalar, aygıt-
lar.
aza:
organlar, uzuvlar.
aza-i cinsiye:
.
aza-i nev’iye:
.
bedahet:
açıklık, aşikâr, ispa-
ta ihtiyaç olmayacak derece-
de açıklık.
camit:
ruhsuz, cansız.
cihaz:
aza, organ.
cihazat:
cihazlar, uzuvlar, or-
ganlar.
delâlet:
delil olma, gösterme;
alâmet, işaret.
delil:
bir davayı ispata yara-
yan şey, bürhan.
ecza:
cüzler, parçalar, kısım-
lar.
efrat:
fertler.
ehad:
zatı tek olan Allah.
Fail-i Muhtar:
istediğini ya-
pan, kendi iradesiyle faaliyet-
te bulunan, hakikî müessir.
farika:
fark eden, ayrı.
gayet:
son derece.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hikmet:
İlâhî gaye, gizli se-
bep, fayda.
hüccet:
delil.
icat:
vücuda getirme, yoktan
var etme.
ihtiyar:
irade, tercih; kendi is-
tek ve arzularına göre hare-
ket etme.
ilm-i İlâhî:
Allah’ın ilmi.
inşa:
vücuda getirme, yarat-
ma.
irade:
dileme, isteme, bir şeyi
yapıp yapmama konusunda
için olan iktidar, güç.
irade-i İlâhiye:
Allah’ın irade-
si, Cenab-ı Hakkın dilediğini
yapabilme gücü, kudreti.
ispat:
kanıtlama.
Kadîr-i Mutlak:
hiç bir kayıt
1...,1013,1014,1015,1016,1017,1018,1019,1020,1021,1022 1024,1025,1026,1027,1028,1029,1030,1031,1032,1033,...1581
Powered by FlippingBook