[Bir vakit Barlada, Çam Da¤nda yüksek bir mevkide, gecede
semann yüzüne baktm. Gelecek fkralar, birden hutur etti. Yldz-
larn lisan- hâl ile konuflmalarn hayalen iflittim gibi bu yazld.
Nazm ve fliir bilmedi¤im için, fliir kaidesine girmedi; tahattur ol-
du¤u gibi yazlmfl. Dördüncü Mektup ile Otuz kinci Sözün Birin-
ci Mevkfnn ahirinden alnmfltr.]
Yldzlar Konußturan Bir Yldzname
Dinle de yldzlar flu hutbe-i flîrînine,
Name-i nurîni Hikmet, bak ne takrir eylemifl.
Hep beraber nutka gelmifl, hak lisanyla derler:
Bir Kadîr-i Zülcelâlin haflmet-i sultanna
Birer bürhan- nurefflanz; vücud-u Sânia,
Hem vahdete, hem kudrete flahitleriz biz.
fiu zeminin yüzünü yaldzlayan
Nazenin mucizat çün melek seyranna;
Bu semann arza bakan, Cennete dikkat eden
Binler müdakkik gözleriz biz.
(HAfiYE)
SÖZLER | 361
O
N
Y
EDNC
S
ÖZ
hak lisan:
gerçe¤in dili.
hafliye:
dipnot.
haflmet-i Sultan:
kâinatn sahibi
ve hâkimi olan Allahn büyüklü-
¤ü.
Hikmet:
her fleyi faydal ve güzel
maksatlarla yapan Allah.
hutbe-i flirin:
sevimli ve tatl ko-
nuflmalar.
hutur etmek:
hatrlama, akla gel-
me.
Kadîr-i Zülcelâl:
büyüklük sahibi
ve her fleye gücü yeten Allah.
kaide:
kural, usul.
kudret:
Allahn kâinat idare
eden güç ve kuvveti.
lisan- hâl:
hâl ve beden dili.
masnuat:
sanatl bir flekilde ya-
plmfl fleyler.
mevki:
yer, mekân.
mevkf:
durma yeri, durak.
mezraa:
bahçe.
mucizat:
mucizeler, büyük hari-
ka ifller.
muvakkat:
geçici.
müdakkik:
dikkatle inceleyen.
müflahede etmek:
seyretmek,
görmek.
name-i nurîn:
nurlu, parlak mek-
tup.
nazenin:
nazl.
nazm:
fliir.
nezaret:
gözetme, bakma.
nutuk:
konuflmak.
sema:
gökyüzü.
semavat:
gökler.
flahit:
tank.
tahattur:
hatrlama.
takrir eylemek:
iyi ifade etmek,
bildirmek.
temafla:
seyretme.
teflhir etmek:
sergilemek.
vahdet:
Allahn birli¤i.
vakit:
zaman.
vücud-u Sânia:
her fleyi sanatla
yaratan Allahn varl¤na.
yaldzlama:
süsleme, eflyalar al-
tn ve gümüfl rengindeki parlak
maddelerle süsleme.
yldzname:
yldz mektubu.
zemin:
yeryüzü.
ahir:
son.
arz:
yeryüzü.
bâkî:
kalc, sonsuz.
bürhan- nurefflan:
parlak
delil.
çün melek seyranna:
çünkü
meleklerin gezmesi, seyret-
mesi için.
ecram- semaviye:
gökteki
cisimler, yldzlar ve gezegen-
ler.
fkra:
paragraf, bölüm.
HAfiYE:
Yani Cennet çiçeklerinin fidanlk ve mezraac¤ olan zeminin
yüzünde hadsiz mucizat- Kudret teflhir edildi¤inden semavat âlemindeki
melâikeler o mucizat, o harikalar temafla ettikleri gibi, ecram- semavi-
yenin gözleri hükmünde olan yldzlar dahi, güya melâikeler gibi, zemin
yüzündeki nazenin masnuat gördükçe, Cennet âlemine bakyorlar. O
muvakkat harikalar bâkî bir surette Cennette dahi müflahede ediyorlar
gibi, bir zemine, bir Cennete bakyorlar. Yani, o iki âleme nezaretleri var
demektir.