ediyorsun. Gururunla tahrip ediyorsun ve küfrannla ip-
tal ediyorsun ve temellükle gasp ediyorsun.
Senin vazifen fahir de¤il, flükürdür. Sana lâyk olan
flöhret de¤il, tevazudur, hacalettir. Senin hakkn medih
de¤il isti¤fardr, nedamettir. Senin kemalin hodbinlik de-
¤il, hudabinliktedir.
Evet, sen, benim cismimde, âlemdeki tabiata benzer-
sin. kiniz, hayr kabul etmek, flerre merci olmak için ya-
ratlmflsnz. Yani, fail ve mastar de¤ilsiniz, belki münfa-
il ve mahalsiniz. Yalnz bir tesiriniz var; o da hayr- mut-
laktan gelen hayr güzel bir surette kabul etmemenizden,
flerre sebep olmanzdr.
Hem, siz birer perde yaratlmflsnz; tâ güzelli¤i görül-
meyen zahirî çirkinlikler size isnat edilip, Zat- Mukadde-
se-i lâhiyenin tenzihine vesile olasnz. Hâlbuki, bütün
bütün vazife-i ftratnza zt bir suret giymiflsiniz. Kabili-
yetsizli¤inizden hayr flerre kalbetti¤iniz hâlde, Hâlknz-
la güya ifltirak edersiniz. Demek nefisperest, tabiatpe-
rest, gayet ahmak, gayet zalimdir.
Hem deme ki, Ben mazharm. Güzele mazhar ise gü-
zelleflir. Zira, temessül etmedi¤inden, mazhar de¤il, me-
mer olursun.
Hem deme ki, Halk içinde ben intihap edildim. Bu
meyveler benim ile gösteriliyor. Demek bir meziyetim
var. Hayr, hâflâ! Belki herkesten evvel sana verildi;
ahmak:
budala, aptal.
âlem:
bütün yaratlmfl varlklar.
fahir:
övünmek.
fail:
yapan.
gasp:
zorla, izinsiz almak.
gayet:
pek çok.
gurur:
büyüklük taslama.
hacalet:
utanma, utanç.
Hâlk:
yaratan, yoktan varl¤a ge-
tiren, Allah.
hâflâ:
asla, öyle de¤il.
hayr:
iyilik, fayda, yararl ifl.
hayr- mutlak:
sonsuz ve snrsz
iyilik.
hodbin:
kendini be¤enen.
hudabin:
Cenab- Hakk tanyan.
intihap edilme:
seçilme, görev
alma.
iptal:
bozma, çürütme.
isnat:
dayandrmak, nispet et-
mek.
isti¤far:
af dilemek.
ifltirak:
ortaklk, pay sahibi ol-
mak.
kabiliyet:
yetenek, beceri.
kalp etmek:
dönüfltürmek, çevir-
mek.
kemal:
olgunluk, güzellik, erdem.
küfran:
nimetlere saygszlk.
lâyk:
uygun.
mahal:
yer, yöre, mevzi.
mastar:
kaynak, menba.
mazhar:
bir fleyin çkt¤ yer.
medih:
övmek.
memer:
geçit yeri, geçit noktas.
merci:
bafl vurulan yer, merkez.
meziyet:
yetenek, özellik.
münfail:
yaplan; baflkasndan
etkilenen.
nedamet:
piflmanlk.
nefisperest:
nefsini taparcasna
seven.
suret:
flekil, biçim.
fler:
kötülük, fenalk.
flöhret:
ün, ad, san.
flükür:
memnuniyet, teflekkür.
tabiat:
yaratlmfl olan fleyle-
rin tamam.
tabiatperest:
eflyay, tabiatn
yaratt¤n kabul eden.
tahrip:
zarar verme, ykma.
temellük:
sahiplenme.
temessül:
özümleme, ben-
zeflme.
tenzih:
kusurlardan uzak tut-
mak.
tevazu:
alçak gönüllülük.
vazife:
görev, ödev.
vazife-i ftrat:
yaratlfl vazi-
fesi, ödevi.
vesile:
sebep, bahane.
zahiri:
görünen, aflikâr.
zalim:
acmasz, haksz davra-
nan.
Zat- Mukaddese-i lâhiye:
Allahn her türlü kusur ve ek-
sikliklerden uzak oluflu.
zira:
çünkü.
zt:
ters.
364 | SÖZLER
O
N
S
EKZNC
S
ÖZ