Sözler - page 373

fiimdi bak, onun neflretti¤i nur ile, o matemhane-i
umumî, flevk u cezbe içinde bir zikirhaneye ink›lâp etti.
O ecnebi, düflman mevcudat, birer dost ve kardefl flekli-
ne girdi. O camidat-› meyyite-i samite, birer munis me-
mur, birer musahhar hizmetkâr vaziyetini ald›. Ve o a¤-
lay›c› ve flekva edici, kimsesiz yetimler, birer tesbih için-
de zakir veya vazife paydosundan flakir suretine girdi.
BEfi‹NC‹ REfiHA
Hem o nur ile; kâinattaki harekât, tenevvüat, tebeddü-
lât, tagayyürat, manas›zl›ktan ve abesiyetten ve tesadüf
oyuncakl›¤›ndan ç›k›p, birer mektubat-› Rabbaniye, birer
sahife-i ayat-› tekviniye, birer merâyâ-i esma-i ‹lâhiye ve
âlem dahi bir kitab-› hikmet-i Samedâniye mertebesine
ç›kt›lar.
Hem, insan› bütün hayvanat›n mâdûnuna düflüren
hadsiz zaaf ve aczi, fakr ve ihtiyacat› ve bütün hayvanlar-
dan daha bedbaht eden, vas›ta-i nakl-i hüzün ve elem ve
gam olan akl› o nur ile nurland›¤› vakit, insan bütün hay-
vanat, bütün mahlûkat üstüne ç›kar. O nurlanm›fl acz,
fakr, ak›l ile niyaz ile nazenin bir sultan ve fizar ile naz-
dar bir halife-i zemin olur.
Demek, o nur olmazsa, kâinat da, insan da, hatta her
fley dahi hiçe iner. Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta,
böyle bir zat lâz›md›r; yoksa, kâinat ve eflâk olmamal›d›r.
SÖZLER | 373
O
N
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
ink›lâp:
dönüflme.
kâinat:
bütün yarat›lm›fllar, ev-
ren.
kitab-› hikmet-i Samedâniye:
her fleyin kendisine muhtaç oldu-
¤u, ‹lâhî icraatlardaki gayeleri
gösteren kitap.
mâdûn:
afla¤›, alt.
mahlûkat:
yarat›lan bütün canl›,
cans›z her fley.
matemhane-i umumî:
herkesin
kendine ait hüzünlerden dolay›
üzülüp a¤lad›¤›, yas tuttu¤u yer.
mektubat-› Rabbaniye:
her fleyi
terbiye eden Allah’›n yaratt›¤› ve
her biri bir mektup gibi manalar
ifade eden varl›klar.
merâyâ-i esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n
isimlerinin tecelli etti¤i aynalar.
mevcudat:
yarat›lm›fl varl›klar.
munis:
cana yak›n, dost.
musahhar:
boyun e¤en.
nazdar:
naz yapan.
nazenin:
nazl›.
neflretti¤i nur:
yay›p saçt›¤› nur,
ayd›nl›k.
niyaz:
dua.
nur:
Kur’ân’›n ayd›nl›¤›, maddî-
manevî ayd›nl›k.
reflha:
s›z›nt›, damla.
sahife-i ayat-› tekviniye:
yarat›-
l›fla ait delillerin sayfas›.
flakir suret :
flükreden biçim.
flekva:
flikâyet.
flevkucezbe:
nefle, coflku ile ken-
dinden geçme.
tagayyürat:
de¤ifliklikler.
tebeddülât:
de¤iflmeler, baflka-
laflmalar.
tenevvüat:
çeflitlilikler.
tesbih:
Allah’› anma.
vas›ta-i nakl-i hüzün:
üzüntüyü
nakleden araç.
vaziyet:
durum.
zaaf:
zay›fl›k.
zakir:
zikreden, çok çok dua
eden.
zikirhane:
zikir yap›lan yer.
abesiyet:
faydas›z ve bofl ol-
ma.
acz:
eli ermez, güçsüz.
âlem:
bütün evren.
bedbaht:
zavall›.
bedî:
eflsiz güzel.
camidat:
cans›z varl›klar.
camidat-› meyyite-i samite:
suskun ölü ve cans›z varl›klar.
ecnebi:
yabanc›.
eflâk:
felekler gökler, uzay.
elem ve gam:
s›k›nt› ve tasa,
kayg›.
fakr:
çok fleye muhtaç, fakir-
lik.
fizar:
a¤lay›p inleme.
hadsiz:
s›n›rs›z.
halife-i zemin:
yeryüzü hali-
fesi.
harekât:
hareketler.
hayvanat:
hayvanlar.
hizmetkâr :
hizmet eden.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar, muhtaç-
l›k.
1...,363,364,365,366,367,368,369,370,371,372 374,375,376,377,378,379,380,381,382,383,...1482
Powered by FlippingBook