fiimdi bak, onun neflretti¤i nur ile, o matemhane-i
umumî, flevk u cezbe içinde bir zikirhaneye inklâp etti.
O ecnebi, düflman mevcudat, birer dost ve kardefl flekli-
ne girdi. O camidat- meyyite-i samite, birer munis me-
mur, birer musahhar hizmetkâr vaziyetini ald. Ve o a¤-
layc ve flekva edici, kimsesiz yetimler, birer tesbih için-
de zakir veya vazife paydosundan flakir suretine girdi.
BEfiNC REfiHA
Hem o nur ile; kâinattaki harekât, tenevvüat, tebeddü-
lât, tagayyürat, manaszlktan ve abesiyetten ve tesadüf
oyuncakl¤ndan çkp, birer mektubat- Rabbaniye, birer
sahife-i ayat- tekviniye, birer merâyâ-i esma-i lâhiye ve
âlem dahi bir kitab- hikmet-i Samedâniye mertebesine
çktlar.
Hem, insan bütün hayvanatn mâdûnuna düflüren
hadsiz zaaf ve aczi, fakr ve ihtiyacat ve bütün hayvanlar-
dan daha bedbaht eden, vasta-i nakl-i hüzün ve elem ve
gam olan akl o nur ile nurland¤ vakit, insan bütün hay-
vanat, bütün mahlûkat üstüne çkar. O nurlanmfl acz,
fakr, akl ile niyaz ile nazenin bir sultan ve fizar ile naz-
dar bir halife-i zemin olur.
Demek, o nur olmazsa, kâinat da, insan da, hatta her
fley dahi hiçe iner. Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta,
böyle bir zat lâzmdr; yoksa, kâinat ve eflâk olmamaldr.
SÖZLER | 373
O
N
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
inklâp:
dönüflme.
kâinat:
bütün yaratlmfllar, ev-
ren.
kitab- hikmet-i Samedâniye:
her fleyin kendisine muhtaç oldu-
¤u, lâhî icraatlardaki gayeleri
gösteren kitap.
mâdûn:
afla¤, alt.
mahlûkat:
yaratlan bütün canl,
cansz her fley.
matemhane-i umumî:
herkesin
kendine ait hüzünlerden dolay
üzülüp a¤lad¤, yas tuttu¤u yer.
mektubat- Rabbaniye:
her fleyi
terbiye eden Allahn yaratt¤ ve
her biri bir mektup gibi manalar
ifade eden varlklar.
merâyâ-i esma-i lâhiye:
Allahn
isimlerinin tecelli etti¤i aynalar.
mevcudat:
yaratlmfl varlklar.
munis:
cana yakn, dost.
musahhar:
boyun e¤en.
nazdar:
naz yapan.
nazenin:
nazl.
neflretti¤i nur:
yayp saçt¤ nur,
aydnlk.
niyaz:
dua.
nur:
Kurânn aydnl¤, maddî-
manevî aydnlk.
reflha:
sznt, damla.
sahife-i ayat- tekviniye:
yarat-
lfla ait delillerin sayfas.
flakir suret :
flükreden biçim.
flekva:
flikâyet.
flevkucezbe:
nefle, coflku ile ken-
dinden geçme.
tagayyürat:
de¤ifliklikler.
tebeddülât:
de¤iflmeler, baflka-
laflmalar.
tenevvüat:
çeflitlilikler.
tesbih:
Allah anma.
vasta-i nakl-i hüzün:
üzüntüyü
nakleden araç.
vaziyet:
durum.
zaaf:
zayflk.
zakir:
zikreden, çok çok dua
eden.
zikirhane:
zikir yaplan yer.
abesiyet:
faydasz ve bofl ol-
ma.
acz:
eli ermez, güçsüz.
âlem:
bütün evren.
bedbaht:
zavall.
bedî:
eflsiz güzel.
camidat:
cansz varlklar.
camidat- meyyite-i samite:
suskun ölü ve cansz varlklar.
ecnebi:
yabanc.
eflâk:
felekler gökler, uzay.
elem ve gam:
sknt ve tasa,
kayg.
fakr:
çok fleye muhtaç, fakir-
lik.
fizar:
a¤layp inleme.
hadsiz:
snrsz.
halife-i zemin:
yeryüzü hali-
fesi.
harekât:
hareketler.
hayvanat:
hayvanlar.
hizmetkâr :
hizmet eden.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar, muhtaç-
lk.