¯
,r
Úp
H ?p
µ n
j
®
,r
iƒ o
L ?p
µ n
j
,r
¿Gƒn
N ?p
µ n
j
¬
,r
?Gƒn
N ?p
µ n
j
±
r
iƒo
c ?p
µ n
j
°
,r
¿G n
O ?p
µ n
j
demifltir.
(HAfi‹YE)
Yani,
¬
yaln›z biri iste; baflkalar› isten-
meye de¤miyor.
Biri ça¤›r; baflkalar› imdada gelmiyor.
®
Biri talep et; baflkalar› lây›k de¤iller.
¯
Biri gör; bafl-
kalar her vakit görünmüyorlar, zeval perdesinde saklan›-
yorlar.
°
Biri bil; marifetine yard›m etmeyen baflka bil-
mekler faydas›zd›r.
±
Biri söyle; Ona ait olmayan sözler,
malâyani say›labilir.
o
Oƒo
Ñr
©n
Ÿr
G n
ƒo
g @ o
Oƒo
°ür
?n
Ÿr
G n
ƒo
g @ o
܃o
Ñr
ën
Ÿr
G n
ƒo
g @ o
܃o
?r
£n
Ÿr
G n
ƒo
g @
»p
eÉn
L r
…n
G n
âr
bn
ón
°U ,r
ºn
©n
f
Evet Cami, pek do¤ru söyledin. Hakikî mahbup, haki-
kî matlûp, hakikî maksut, hakikî ma’bud, yaln›z Odur.
r
ºn
dÉn
Y r
ón
fn
õ«p
e r
ôn
HGn
ôn
H z
n
ƒo
g s
’ p
G n
¬
n
d p
G B
n
’
{ ¬p
c
Çünkü, bu âlem bütün mevcudat›yla, muhtelif dilleriy-
le ayr› ayr› na¤amat›yla zikr-i ‹lâhînin halka-i kübras›nda
beraber
1
n
ƒo
g s
’ p
G n
¬
n
d p
G B
n
’
der, Vahdaniyete flahadet eder.
n
Ú
p
? p
a
n
’r
G t
Ö p
Mo
G B
n
’
’nin açt›¤› yaraya merhem sürüyor ve alâ-
kay› kesti¤i mecazî mahbuplara bedel, bir Mahbub-u Lâ-
yezalî’yi gösteriyor.
* * *
SÖZLER | 349
O
N
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
edilen.
Mahbub-u Lâyezalî:
her fleyin
kendisine sevgi besledi¤i yok ol-
mayan Allah.
mahbup:
sevilen.
maksut:
amaçlanan.
malâyani:
faydas›z, bofl fley.
marifet:
bilme, tan›ma.
matlûp:
istenilen.
mecazî mahbup:
dünyevî, geçici
sevgililer.
merhem:
ilâç.
mevcudat:
varl›klar.
muhtelif:
çeflitli, farkl›.
na¤amat:
güzel sesler, na¤meler.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
talep etmek:
istemek.
vahdaniyet:
Allah’›n birli¤i.
vakit:
zaman.
zeval:
yokluk.
zikr-i ‹lâhî:
Allah’› zikretmek.
alâka:
ilgi.
âlem:
kâinat, dünya.
bedel:
karfl›l›k.
hakikî:
gerçek.
halka-i kübra:
büyük halka.
hafliye:
aç›klay›c› not, dipnot.
imdat:
yard›m.
kelâm:
söz, lâf.
ma’bud:
kendisine ibadet
1.
Ondan baflka hiçbir ilâh yoktur. (Bakara Suresi: 163.)
HAfi‹YE:
Yaln›z bu sat›r Mevlâna Cami’nin kelâm›d›r.