Sözler - page 350

Bundan yirmi befl sene kadar evvel ‹stanbul Bo¤az›ndaki
Yûfla Tepesinde, dünyan›n terkine karar verdi¤im bir zaman-
da, bir k›s›m mühim dostlar›m beni dünyaya, eski vaziyetime
döndürmek için yan›ma geldiler.
Dedim: “Yar›na kadar beni b›rak›n›z; istihare edeyim.”
Sabahleyin kalbime bu iki levha hutur etti. fiiire benzer, fa-
kat fliir de¤iller. O mübarek hat›ran›n hat›r› için iliflmedim. Gel-
di¤i gibi muhafaza edildi. Yirmi Üçüncü Sözün ahirine ilhak
edilmiflti; makam münasebetiyle buraya al›nd›.
Birinci Levha
[Ehl-i gaflet dünyas›n›n hakikatini tasvir eder levhad›r.]
Beni dünyaya ça¤›rma;
Ona geldim fenâ gördüm.
Demâ gaflet hicap oldu;
Ve nur-u Hak nihan gördüm.
Bütün eflya-i mevcudat,
Birer fânî muz›r gördüm.
Vücut desen, onu giydim; Ah, ademdi, çok belâ gördüm!
Hayat desen, onu tatt›m;
Azap ender azap gördüm.
Ak›l ayn-› ikap oldu;
Bekay› bir belâ gördüm.
Ömür ayn-› heva oldu;
Kemal ayn-› heba gördüm.
Amel ayn-› riya oldu;
Emel ayn-› elem gördüm.
Visal nefs-i zeval oldu;
Devay› ayn-› dâ gördüm.
Bu envar zulümat oldu;
Bu ahbab› yetim gördüm.
Bu savtlar na’y-i mevt oldu; Bu ahyây› mevat gördüm.
Ulûm evhama kalboldu;
Hikemde bin sakam gördüm.
Lezzet ayn-› elem oldu;
Vücutta bin adem gördüm.
Habip desen, onu buldum; Ah, firakta çok elem gördüm!
@@@
adem:
yokluk.
ahbap:
dostlar, sevgililer.
ahir:
son.
ahyâ:
diriler, canl›lar.
amel:
dinin emirlerini yerine ge-
tirme.
ayn-› d’:
hastal›¤›n kendisi.
ayn-› elem:
ac›n›n tâ kendisi.
ayn-› heba:
kayb›n, zarar›n tâ
kendisi.
ayn-› heva:
bofl istek ve arzu.
ayn-› ikap:
cezan›n tâ kendisi.
ayn-› riya:
gösteriflin tâ kendisi.
azap ender:
s›k›nt› ve ac› içinde.
azap:
s›k›nt›, ac›.
beka:
sonsuzluk.
belâ:
s›k›nt›, keder.
demâ:
daima, her zaman.
deva:
ilâç.
ehl-i gaflet:
dünyaya dald›¤›ndan
dolay› ‹lâhî hakikatlerin ve ahire-
tin fark›nda olmayanlar ya da
unutanlar.
elem:
ac›, üzüntü.
emel:
ümit, istek.
envar:
›fl›klar, nurlar.
eflya-i mevcudat:
varl›k âlemin-
deki eflya.
evham:
zanlar, vehimler.
evvel:
önce.
fânî:
geçici.
fena:
kötü.
fenâ:
geçicilik.
firak:
ayr›l›k.
gaflet:
‹lâhî hakikatleri ve ahireti
unutma ya da fark›nda olmama
hâli.
habip:
sevgili.
hicap:
perde, örtü.
hikem:
hikmetler.
hutur:
hat›rlama.
ilhak:
ekleme, ilâve etme.
istihare:
hakk›nda bir iflin hay›rl›
olup olmayaca¤›n› anlamak için
abdest al›p dua ettikten sonra rü-
ya görmek üzere uykuya yatma.
kalp olmak:
dönüflmek.
kemal:
mükemmellik, olgunluk.
levha:
tablo.
makam münasebeti:
konuy-
la ilgili olarak.
mevat:
ölüler.
muhafaza:
koruma.
muz›r:
zararl›.
mübarek:
verimli, bereketli.
mühim:
önemli.
na’y-i mevt:
ölüm haberi.
nefs-i zeval:
yoklu¤un, ayr›l›-
¤›n kendisi.
nihan:
gizli, sakl›.
nur-u hak:
Cenab-› Hakk›n
nuru, ›fl›¤›.
sakam:
hastal›k.
savt:
sesler.
tasvir:
resimleme, detayl›
olarak anlatma.
ulûm:
ilimler.
vaziyet:
hâl, durum, yaflay›fl.
visal:
kavuflma.
vücut:
varl›k.
yetim:
tek, yaln›z, kimsesiz.
zulümat:
karanl›klar.
350 | SÖZLER
O
N
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
1...,340,341,342,343,344,345,346,347,348,349 351,352,353,354,355,356,357,358,359,360,...1482
Powered by FlippingBook