?âr
°Sn
G r
?Gn
óo
c p
äÉn
LÉn
M p
äÉn
æp
FB
Én
c r
øjp
Gn
h r
?Gn
óo
c p
Ar
õo
L r
øjp
G
‹flte, flu cihan kadar ve milyarlar ile ancak istihsal edi-
len hacet nerede; ve bu befl paral›k cüz-i ihtiyarî nerede?
Bununla onlar›n mübayaas›na gidilmez. Bununla onlar
kazan›lmaz. Öyle ise, baflka bir çare aramak gerektir.
r
øn
àr
°Tn
òo
c ? p
e r
RÉn
f r
õ« p
f r
A r
õo
L r
øj p
G r
Rn
G ,ƒo
J p
?G n
Q r
Q n
O r
¢ù n
>
âr
°Sn
G r
ø n
e p
A? n
QÉ n
¸
O çare ise fludur ki: O cüz-i ihtiyarîden dahi vazgeçip,
irade-i ‹lâhiyeye iflini b›rak›p, kendi havl ve kuvvetinden
teberri edip, Cenab-› Hakk›n havl ve kuvvetine iltica ede-
rek, hakikat-i tevekküle yap›flmakt›r.
“Yâ Rab! Madem çare-i necat budur. Senin yolunda o
cüz-i ihtiyarîden vazgeçiyorum ve enaniyetimden teberri
ediyorum.
ƒo
J p
ân
jÉn
¡p
f ?p
H p
ân
ªr
Mn
Q ,r
On
ƒn
°T r
øn
e p
Ò p
µn
à° r
Sn
O ƒo
J p
ân
jÉn
æp
Y Én
J
â r
°Sn
G r
ø n
e p
?Én
æ n
>
“Tâ Senin inayetin, acz ve zaaf›ma merhameten, eli-
mi tutsun; hem, tâ Senin rahmetin, fakr ve ihtiyac›ma
flefkat edip, bana istinatgâh olabilsin, kendi kap›s›n› ba-
na açs›n.”
âr
°SG n
âr
aÉn
j r
ân
ªr
MQ p
â n
jÉ n
¡ p
f »p
H p
ôr
ë n
H ¬ p
c r
¢ùn
c r
¿B
G
¬ p
c ip
QÉn
« p
àr
N p
G p
A r
õo
L r
øj p
G r
ôn
H r
ón
æo
c ¬n
f ¬ n
« r
µn
J
âr
°ùn
HGn
ôn
°S ? n
ôr
£n
b r
? n
j
Evet, her kim ki, rahmetin nihayetsiz denizini bulsa,
elbette bir katre serap hükmünde olan cüz-i ihtiyar›na iti-
mat etmez; rahmeti b›rak›p, ona müracaat etmez.
SÖZLER | 341
O
N
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
havl:
güç, kuvvet.
hükmünde:
de¤erinde.
iltica:
s›¤›nma.
inayet:
yard›m.
irade-i ‹lâhiye:
Allah’›n diledi¤ini
yapabilme gücü.
istihsal etme:
elde etme.
istinatgâh:
dayanma yeri.
itimat:
güven.
katre:
damla.
merhameten:
merhamet ederek,
ac›yarak.
mübayaa:
sat›n alma.
müracaat:
baflvurma.
nihayetsiz:
sonsuz.
rahmet:
merhamet etme, ac›ma,
esirgeme.
serap:
su gibi görünen.
flefkat etmek:
ac›yarak merha-
met etme.
teberri:
uzaklaflma, yüz çevirme.
Yâ Rab:
Ey Allah’›m.
zaaf:
zay›fl›k.
acz:
zay›fl›k, güçsüzlük.
Cenab-› Hak:
Allah.
cihan:
dünya, âlem.
cüz-i ihtiyarî:
seçme hakk›,
tercih etme serbestli¤i.
çare-i necat:
kurtulufl çaresi.
enaniyet:
benlik.
fakr:
yoksulluk, Allah’a muh-
taç olma.
hacet:
ihtiyaç.
hakikat-i tevekkül:
Allah’a
güvenme gerçe¤i.