Sözler - page 331

•
Dördüncüsü
: ‹nsan-› mü’mine nur-u iman ile gös-
terir ki, mevt idam de¤il, tebdil-i mekând›r; kabir ise, zu-
lümatl› bir kuyu a¤z› de¤il, nuraniyetli âlemlerin kap›s›d›r.
Dünya ise, bütün flaflaas›yla, ahirete nispeten bir zindan
hükmündedir. Elbette, zindan-› dünyadan bostan-› cina-
na ç›kmak ve müz’iç da¤da¤a-i hayat-› cismaniyeden
âlem-i rahata ve meydan-› tayeran-› ervaha geçmek ve
mahlûkat›n s›k›nt›l› gürültüsünden s›yr›l›p huzur-u Rah-
man’a gitmek, bin can ile arzu edilir bir seyahattir, belki
bir saadettir.
1
•
Beflincisi
: Kur’ân’› dinleyen insana, Kur’ân’daki
ilm-i hakikati ve nur-u hakikatle dünyan›n mahiyetini bil-
dirmekli¤iyle, dünyaya aflk ve alâka pek manas›z oldu¤u-
nu anlatmakt›r.
2
Yani, insana der ve ispat eder ki:
“
Dünya bir kitab-› Samedanîdir.
Huruf ve kelimat› ne-
fislerine de¤il, belki baflkas›n›n zat ve s›fât ve esmas›na
delâlet ediyorlar. Öyle ise manas›n› bil, al; nukuflunu b›-
rak, git.
“
Hem bir mezraad›r.
3
Ek ve mahsulünü al, muhafaza
et; müzahrefat›n› at, ehemmiyet verme.
“
Hem birbiri arkas›nda daim gelen geçen âyineler
mecmuas›d›r.
Öyle ise onlarda tecelli edeni bil, envar›n›
gör ve onlarda tezahür eden esman›n tecelliyat›n› anla
ve müsemmalar›n› sev; ve zevale ve k›r›lmaya mahkûm
olan o cam parçalar›ndan alâkan› kes.
SÖZLER | 331
O
N
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
ahiret:
ebedî hayat yeri.
alâka:
ilgi.
âlem:
dünya.
âlem-i rahat:
rahat âlemi.
bostan-› cinan:
Cennet bahçeleri.
da¤da¤a-i hayat-› cismaniye:
maddî hayat›n gürültülü s›k›nt›s›.
daim:
sürekli.
delâlet:
iflaret, delil olma.
ehemmiyet:
önem.
envar:
nurlar.
esma:
isimler.
huruf:
harfler.
huzur-u Rahman:
Allah’›n huzu-
ru.
idam:
yok olufl.
ilm-i hakikat:
gerçekleri, do¤ru-
lar› gösteren ilim.
insan-› mü’min:
iman etmifl in-
san, Müslüman insan.
kabir:
mezar.
kelimat:
kelimeler.
kitab-› Samedanî:
hiçbir fleye
muhtaç olmayan Allah’›n yaratt›-
¤› ve bir kitap gibi manalar ifade
eden dünya, kâinat, bütün evren.
Kur’ân:
Allah’›n kelâm›, sözleri.
mahiyet:
özellik.
mahlûkat:
yarat›lm›fl varl›klar.
mahsul:
ürün.
manas›z:
saçma, anlams›z.
mecmua:
toplan›l›p biriktirilmifl,
düzenlenmifl fleylerin hepsi.
mevt:
ölüm.
meydan-› tayeran-› ervah:
ruh-
lar›n uçufltu¤u meydan.
mezraa:
ziraat yap›lacak yer, tar-
la.
muhafaza:
koruma, saklama.
müsemma:
isimlendirilmifl.
müzahrefat:
süprüntüler, pislik-
ler, çöpler.
müz’iç:
usanç veren, s›kan, rahat-
s›z eden.
nefislerine:
kendilerine.
nispeten:
k›yasla, göre.
nukufl:
nak›fllar, süsler, ifllemeler.
nuraniyetli:
nurlu, ayd›nl›k.
nur-u hakikat:
gerçe¤in ayd›nl›¤›.
nur-u iman:
imandan gelen do¤-
ru bak›fl aç›s›.
saadet:
mutluluk.
seyahat:
yolculuk.
s›fat:
vas›f, özellik.
flaflaa:
parlakl›k, gösterifl, debde-
be.
tebdil-i mekân:
yer de¤ifltirme.
tecelli:
belirme.
tecelliyat:
tecelliler, Cenab-› Hak-
k›n yaratt›¤› bütün sanatlarda gö-
rünen, beliren güzellikler.
tezahür:
a盤a ç›kan.
zat:
flah›s.
zeval:
sona erme.
zindan hükmünde:
hapishane
gibi; karanl›kl›, s›k›nt›l› bir yer gibi.
zindan-› dünya:
dünya zindan›.
zulümat:
karanl›k.
1.
Bkz. Bakara Suresi: 155; Âl-i ‹mran Suresi: 14; Nisâ Suresi: 74, 94; Tevbe Suresi: 38; Nahl Su-
resi: 30, 122; Furkan Suresi: 15; Ankebut Suresi: 64; Muhammed Suresi: 36; A'lâ Suresi: 16.
2.
Bkz. Bakara Suresi: 201; Âl-i ‹mran Suresi: 14, 148; Nisa Suresi: 94, 134; Yunus Suresi: 24;
Kehf Suresi: 45-46; Tâhâ Suresi: 131; Ra'd Suresi: 26; Kasas Suresi: 60; Mü'min Suresi: 39; Zuh-
ruf Suresi: 35; Zilzal Suresi: 7-8.
3.
Bkz. Aclûnî,
Keflfü'l-Hafâ
, 1:495; Aliyyülkarî,
Esraru'l-Merfua
, s. 205.
1...,321,322,323,324,325,326,327,328,329,330 332,333,334,335,336,337,338,339,340,341,...1482
Powered by FlippingBook