Meselâ, ekser yerlerde bir k›s›m meyvedar a¤açlar, bir
sene meyve verir, yani rahmet hazinesinden ellerine ve-
rilir, o da verir; öbür sene, bütün esbab-› zahiriye haz›r-
ken, meyveyi al›p vermiyor.
Hem meselâ, sair umur-u lâz›meye muhalif olarak,
ya¤murun evkat-› nüzulü o kadar mütehavvildir ki, mu-
gayyebat-› hamsede dahil olmufltur. Çünkü, vücutta en
mühim mevki, hayat ve rahmetindir. Ya¤mur ise, men-
fle-i hayat ve mahz-› rahmet oldu¤u için, elbette o âb-›
hayat, o mâ-i rahmet, gaflet veren ve hicap olan yekne-
sak kaidesine girmeyecek; belki, do¤rudan do¤ruya Ce-
nab-› Mün’im-i Muhyî ve Rahman ve Rahîm olan Zat-›
Zülcelâl, perdesiz, elinde tutacak; tâ her vakit dua ve flü-
kür kap›lar›n› aç›k b›rakacak.
Hem meselâ, r›z›k vermek ve muayyen bir sima ver-
mek, birer ihsan-› mahsus eseri gibi, ummad›¤› tarzda ol-
mas› ne kadar güzel bir surette mefliet ve ihtiyar-› Rab-
baniyeyi gösteriyor. Daha, tasrif-i hava ve teshir-i sehap
gibi fluunat-› ‹lâhiyeyi bunlara k›yas et.
®
SÖZLER | 327
O
N
A
LTINCI
S
ÖZ
ve ne zaman ölece¤i, k›yametin
ne zaman kopaca¤›.” (Lokman Su-
resi, 31: 34.)
muhalif:
ayk›r›.
mühim:
önemli.
mütehavvil:
de¤iflken.
Rahîm:
sonsuz flefkat ve merha-
met sahibi Allah.
Rahman:
çok merhamet sahibi
ve flefkatle bütün yarat›klar›n
münasip r›z›klar›n› veren Allah.
rahmet:
Allah’›n yaratmas› ve
pek çok nimetlere kavuflturmas›.
sair:
di¤er.
sima:
yüz.
fluunat-› ‹lâhiye:
Allah’›n iflleri, fi-
illeri, icraatlar›.
tasrif-i hava:
havan›n idaresi ve
kullan›lmas›.
teshir-i sehap:
bulutlar›n emre
boyun e¤dirilmesi.
umur-u lâz›me:
gerekli ifller.
vücutta:
varl›klar içinde, yarat›l-
m›fllar içinde.
yeknesak:
al›fl›lagelmifl, mono-
ton, ayn› tarzda.
Zat-› Zülcelâl:
güç, kudret ve aza-
met sahibi zat olan Allah.
âb-› hayat:
hayat suyu.
Cenab-› Mün’im-i Muhyî:
bü-
tün canl›lara hayat veren ve
onlar› nimetlendiren yüce Al-
lah.
ekser:
pek çok.
esbab-› zahiriye:
görünürde-
ki sebepler.
evkat-› nüzul:
inifl zamanlar›.
gaflet:
umursamazl›k.
hayat:
can.
hicap:
perde, örtü.
ihsan-› mahsus:
özel iyilik ve
ba¤›fl.
ihtiyar-› Rabbaniye:
Allah’›n
iradesi, dilemesi.
kaide:
kural.
mahz-› rahmet:
rahmetin tâ
kendisi.
mâ-i rahmet:
rahmet suyu.
menfle-i hayat:
hayat›n kay-
na¤›.
mefliet:
irade ve dileme.
mevki:
makam, yer.
meyvedar:
meyve veren.
muayyen:
belirli.
mugayyebat-› hamse:
sade-
ce Allah’›n bilgisinde olan befl
fley: “ya¤murun ne zaman
ya¤aca¤›, anne karn›ndaki ço-
cu¤un gelece¤inin ne olaca¤›,
yar›n insan›n bafl›na ne gele-
bilece¤i, insan›n nerede, nas›l