Bir ihtar:
Temsildeki padiflah, aczi için, kumandanlk
isminin meratibinde müflir ve ferik gibi vastalar koymufl-
tur. Fakat,
1
m
A r
Àn
T u
?o
c o
äo
µn
? n
e /
?p
ón
Ğp
H
olan Kadîr-i Mutlak, va-
stalardan müsta¤nidir. Vastalar, srf zahirîdirler, perde-i
izzet ve azamettirler, ubudiyet ve hayret ve acz ve iftikar
içinde saltanat- rububiyetine dellâldrlar, temaflagerdir-
ler; muini de¤iller, flerik-i saltanat- rububiyet olamazlar.
DÖRDÜNCÜ fiUA
flte ey tembel nefsim! Bir nevi Miraç hükmünde olan
namazn hakikati, sabk temsilde bir nefer, mahz- lütuf
olarak huzur-u flahaneye kabulü gibi, mahz- rahmet ola-
rak Zat- Celîl-i Zülcemal ve Mabud-u Cemil-i Zülcelâlin
huzuruna kabulündür.
2
o
ô n
Ñr
cn
G *n
G
deyip, manen ve haya-
len veya niyeten iki cihandan geçip, kayd- maddiyattan
tecerrüt edip bir mertebe-i külliye-i ubudiyete veya küllî-
nin bir gölgesine veya bir suretine çkp, bir nevi huzura
müflerref olup,
3
o
ó o
Ñ r
İn
f n
?É s
jp
G
hitabna, herkesin kabiliyeti
nispetinde bir mazhariyet-i azîmedir. Âdeta, harekât- sa-
lâtiyede tekrarla
o
ô n
Ñr
cn
G *n
G , o
ô n
Ñr
cn
G *n
G
demekle kat- meratip
ve terakkiyat- maneviyeye ve cüziyattan devair-i kül-
liyeye çkmasna bir iflarettir ve marifetimiz haricindeki
kemalât- kibriyasnn mücmel bir ünvandr. Güya her
bir
o
ô n
Ñ r
c
n
G *n
G
bir basamak- miraciyeyi katna iflarettir.
acz:
kendini yetersiz görme; za-
yflk, güçsüzlük.
Allahü Ekber:
Allah en büyüktür.
basamak- miraciye:
Allaha yak-
lafltran basamaklar.
cihan:
dünya ve ahiret.
cüziyat:
ufak ve ferdî fleyler.
dellâl:
ilân edici; ispat eden, gös-
teren.
devair-i külliye:
genifl ve umumî
daireler.
ferik:
general.
güya:
sanki.
harekât- salâtiye:
namazn ha-
reketleri.
haricinde:
dflnda.
hayalen:
hayal ederek.
hayret:
akln flaflknlk içinde kal-
mas.
huzur-u flahane:
padiflahn huzu-
ru.
hüküm:
karar, hâkimiyet.
iftikar:
fakirlik yoksulluk.
ihtar:
hatrlatma, uyar.
kabiliyet:
yetenek.
Kadîr-i Mutlak:
sonsuz, snrsz
güç ve kudret sahibi Allah.
kat:
yol alma, aflma, geçme, iler-
leme.
kat- meratip:
makamlar geçme,
mertebelerde yükselme.
kayd- maddiyat:
madde oluflun
ba¤laycl¤.
kemalât- kibriya:
Allahn bü-
yüklü¤ünün mükemmelli¤i.
küllî:
bütün, umumî, kapsaml.
Mabud-u Cemîl-i Zülcelâl:
iba-
dete lâyk celâl ve azamet sahibi
zat.
mahz- lütuf:
iyilik ve ihsann tâ
kendisi.
mahz- rahmet:
rahmetin tâ ken-
disi.
manen:
manevî olarak.
marifet:
bilgi.
mazhariyet-i azîme:
büyük maz-
hariyet.
meratip:
mertebeler, dereceler.
mertebe-i külliye-i ubudiyet:
kullu¤un genifl, umumî ve büyük
mertebesi.
Miraç:
Peygamberimizin Hicret-
ten bir-bir buçuk yl önce Recep
aynn 27. gecesinde Allahn hu-
zuruna ruhen ve cismen çkmas.
muin:
yardmc.
mücmel:
ksa ve öz, özet.
müsta¤ni:
baflka fleylere ihtiyac
olmayan.
müflerref olmak:
flereflenmek.
müflir:
mareflal.
nevî:
çeflit.
nispet:
oran.
niyeten:
niyet ederek.
perde-i izzet ve azamet:
Allahn
büyüklü¤ünü ve yüceli¤ini görü-
nüflte hofl olmayan hâllerde ve
durumlarda tenzih etmek için
araya perde olarak konulan
sebepler ve vastalar.
sabk:
önceki, geçen.
saltanat- rububiyet:
Allahn
tam bir hâkimiyetle kâinat
idare ve terbiye etmesi.
srf:
sadece, yalnzca.
suret:
benzer.
flerik-i saltanat- rububiyet:
Allahn kâinat ve içindekileri
sevk, idare ve terbiye etme
saltanatna ortak.
flua:
bir flk kayna¤ndan uza-
nan flk demeti.
tasarruf:
idare etme, kullan-
ma.
tecerrüt:
maddeden syrlma;
soyutlaflma.
temaflager:
temafla eden, gö-
rerek hayrette kalan.
temsil:
örnek, misal.
terakkiyat- maneviye:
ma-
nen yücelme, yükselme.
ubudiyet:
kulluk.
ünvan:
isim, nam.
vasta:
arac.
zahiri:
görünen, görünürdeki.
Zat- Celîl-i Zülcemal:
cemal
sahibi yüce zat.
1.
Her fleyin hüküm ve tasarrufu Onun elindedir. (Yâsin Suresi: 83.)
2.
Allah en yüce ve en büyüktür.
3.
Ancak Sana kulluk ederiz. (Fatiha Suresi: 5.)
324 | SÖZLER
O
N
A
LTINCI
S
ÖZ