Sözler - page 330

olan ve fliddetli meflakkat çeken zîruhlar›n, onlara göre
bir çeflit mükâfat-› ruhaniye ve onlar›n istidatlar›na göre
bir nevi ücret-i maneviye, o tükenmez hazine-i rahmetin-
den baid de¤il ki, bulunmas›n. Dünyadan gitmelerinden,
pek çok incinmesinler; belki memnun olsunlar.
1
*G s
’ p
G n
Ö r
«n
¨ r
dG o
ºn
? r
©n
j n
Lâkin, zîruhlar›n en eflrefi ve flu bayramlarda kemiyet
ve keyfiyet cihetiyle en ziyade istifade eden insan, dün-
yaya pek çok meftun ve müptelâ oldu¤u hâlde, dünya-
dan nefret ve âlem-i bekaya geçmek için, eser-i rahmet
olarak, ifltiyakengiz bir hâlet verir. Kendi insaniyeti dalâ-
lette bo¤ulmayan insan, o hâletten istifade eder, rahat-›
kalp ile gider. fiimdi, o hâleti intaç eden vecihlerden, nu-
mune olarak beflini beyan edece¤iz.
Birincisi
: ‹htiyarl›k mevsimiyle dünyevî, güzel ve ca-
zibedar fleyler üstünde fenâ ve zevalin damgas›n› ve ac›
manas›n› göstererek, o insan› dünyadan ürkütüp, o fânî-
ye bedel, bir bâkî matlûbu aratt›r›yor.
2
‹kincisi
: ‹nsan›n alâka peyda etti¤i bütün ahbaplar-
dan yüzde doksan dokuzu, dünyadan gidip di¤er bir âle-
me yerlefltikleri için, o ciddî muhabbet saikas›yla o ahba-
b›n gitti¤i yere bir ifltiyak ihsan edip, mevt ve eceli mes-
rurâne karfl›latt›r›yor.
3
Üçüncüsü
: ‹nsandaki nihayetsiz zay›fl›k ve âcizli¤i,
baz› fleylerle ihsas ettirip, hayat yükü ve yaflamak tekâli-
fi ne kadar a¤›r oldu¤unu anlatt›r›p, istirahate ciddî bir
arzu ve bir diyar-› ahere gitmeye samimî bir flevk veri-
yor.
4
âciz:
güçsüz ve kuvvetsiz.
ahbap:
dost.
alâka peyda etti¤i:
ilgi duydu¤u.
âlem:
dünya.
âlem-i beka:
sonsuzluk âlemi,
ahiret.
baid:
uzak.
bâkî:
ebedî, sonsuz.
bedel:
karfl›l›k.
beyan etme:
anlatma, bildirme,
izah etme.
cazibedar:
çekici, cezp edici.
cihet:
yön.
dalâlet:
iman ve ‹slâmiyetten ay-
r›lmak.
damga:
mühür, iflaret.
diyar-› aher:
di¤er memleket.
ecel:
her canl›n›n Allah taraf›ndan
belirlenen ölüm vakti.
eser-i rahmet:
merhamet etme
ve ac›man›n neticesi.
eflref:
flerefli.
fânî:
geçici.
fenâ:
geçicilik.
hâlet:
durum.
hazine-i rahmet:
rahmet hazine-
si, bitmeyen nimetler.
ihsan etme:
verme.
ihsas:
hissettirme.
insaniyet:
insanl›k.
intaç:
netice.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istifade etme:
faydalanma, ya-
rarlanma.
istirahat:
dinlenme.
ifltiyak:
özlemek, hasret.
ifltiyakengiz:
severek istemek.
kemiyet:
nicelik, say› çoklu¤u.
keyfiyet:
nitelik, kalite.
lâkin:
fakat, ancak.
matlûp:
istenen, talep edilen fley.
meftun:
tutkun, âfl›k.
mesrurâne:
sevinçle.
meflakkat:
s›k›nt›.
mevt:
ölüm.
mükâfat-› ruhaniye:
ruha lezzet
veren manevî ödül.
müptelâ:
tutkun, düflkün.
Neml Suresi:
Kur’ân’›n 27. suresi.
nihayetsiz:
sonsuz.
numune:
örnek.
rahat-› kalp:
kalp rahatl›¤›, huzur.
saikas›yla:
sebebiyle, sevk etme-
siyle.
flevk:
istek.
tekâlif:
teklifler, yükümlülükler.
ücret-i manevîye:
manevî ücret.
vecih:
yön.
zeval:
sona erme, yok olma.
zîruh:
ruh sahibi.
ziyade:
fazlaca.
1.
Gayb› Allah’tan baflka kimse bilemez. (Neml Suresinin 65. ayeti ve benzeri di¤er ayetler-
den al›nm›fl bir kaidedir.)
2.
Bkz. Âl-i ‹mran Suresi: 185; Nisâ Suresi: 77; En'am Suresi: 70, 130; A'raf Suresi: 51.
3.
Bkz. Âl-i ‹mran Suresi: 157, 169; Tevbe Suresi: 111; Yunus Suresi: 7; Tâhâ Suresi: 72; Hac Su-
resi:58; Kaf Suresi: 43; Hadid Suresi: 21.
4.
Bkz. Bakara Suresi: 221; Âl-i ‹mran Suresi: 133; A'raf Suresi: 32; Ra'd Suresi: 35; Yâsin Sure-
si: 55; Zümer Suresi: 74; Muhammed Suresi: 15; Hakka Suresi: 22; Dehr Suresi: 12; Gafliye Sure-
si: 10.
330 | SÖZLER
O
N
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
1...,320,321,322,323,324,325,326,327,328,329 331,332,333,334,335,336,337,338,339,340,...1482
Powered by FlippingBook