1
o
º«/
µ n
`?r
G o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G B É '
æn
àr
ªs
?n
Y Én
e
s
’p
G BÉ '
æn
d n
ºr
?p
Y '
’ n
?n
fÉn
ër
Ñ
°o
S
n
ó r
©n
H Én
æn
Hƒo
?o
b r
Æp
õo
J n
’ É n
æ s
H n
Q
2
@ Én
fr
Én
£r
Nn
G r
hn
G BÉ n
æ«
p
°ùn
f r
¿ p
G = É n
fr
òp
NGnD
ƒo
J n
’ É n
æ s
H n
Q
3
@ o
ÜÉs
gn
ƒ r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G k
án
ªr
Mn
Q n
?r
fo
ón
d r
øp
e Én
æ n
d r
Ön
gn
h Én
æn
à r
jn
ón
g r
Pp
G
n
=
¤n
Yn
h p
º n
¶r
Yn
’r
G n
?p
ª r
°Sp
G p
ôn
¡ r
¶n
e p
?n
ôr
cn
’r
G n
?p
dƒ o
°S n
Q
n
¤n
Y r
º u
?°n
Sn
h u
?° n
Un
h
4
@ n
Ú/
ªp
Ms
ôdG n
ºn
Mr
Qn
G =É n
j n
Ú/
e'
G /
¬p
YÉn
Ñr
Jn
Gn
h /
¬p
fGn
ƒr
Np
Gn
h /
¬p
HÉn
ër
°Un
Gn
h /
¬p
d'
G
@@@
Küçük Bir Zeyil
Kadîr-i Alîm ve Sâni-i Hakîm, kanuniyet fleklindeki
âdât›n›n gösterdi¤i nizam ve intizamla, kudretini ve hik-
metini ve hiçbir tesadüf, ifline kar›flmad›¤›n› izhar etti¤i
gibi, flüzuzat-› kanuniye ile, âdetinin harikalar›yla, tagay-
yürat-› sûriye ile, teflahhusat›n ihtilâfat›yla, zuhur ve nü-
zul zaman›n›n tebeddülüyle meflietini, iradetini, fail-i
muhtar oldu¤unu ve ihtiyar›n› ve hiçbir kay›t alt›nda ol-
mad›¤›n› izhar edip, yeknesak perdesini y›rtarak ve her
fley her anda, her fle’nde, her fleyinde Ona muhtaç ve
rububiyetine münkad oldu¤unu i’lâm etmekle, gafleti da-
¤›t›p, ins ve cinnin nazarlar›n› esbaptan Müsebbibü’l-Es-
bap’a çevirir. Kur’ân’›n beyanat› flu esasa bak›yor.
âdât:
âdetler, kurallar.
âdet:
kural.
Âl ve Ashap:
Peygamberimizin
ailesine mensup olanlar ve arka-
dafllar›.
beyanat:
aç›klamalar, ifadeler.
cin:
cinler.
esas:
gerçek, as›l.
esbap:
sebepler.
fail-i muhtar:
kendi istek ve ira-
desiyle ifl gören.
gaflet:
umursamazl›k, Allah’›n
emir ve yasaklar›na duyars›z kal-
ma hâli.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak faydal› ve tam ye-
rinde olmas›.
i’lâm:
duyurma, bildirme, bilgi-
lendirme.
ihtilâfat:
farkl›l›klar, z›tl›klar.
ihtiyar:
irade, seçim, istek.
ins:
insanlar.
intizam:
düzenlilik.
iradet:
irade, istek, dileme, tercih.
‹sm-i Azam:
en büyük isim, Al-
lah’›n bin bir isminden en büyük
ve manaca di¤er isimleri kuflat-
m›fl olan›.
izhar:
gösterme.
Kadir-i Alîm:
her fleyi bilen kud-
retli Allah.
kanuniyet:
kanun hâline gelme.
mazhar›:
sahibi, ortaya ç›kma ve
görünme yeri.
mefliet:
dileme, irade.
münkad:
boyun e¤en, itaat eden.
Müsebbibü’l-Esbap:
sebepleri
yaratan ve onlara hükmeden
nazar:
göz, bak›fl.
nizam:
düzen.
nüzul:
inme.
Resul-i Ekrem:
çok cömert ve
kerîm olan Peygamberimiz Hz.
Muhammed.
rububiyet:
terbiye etme.
salât:
Peygamberimize, ailesine,
ashab›na Allah’›n rahmet ve ma¤-
firetini, meleklerin isti¤far›n› ve
mü’minlerin dualar›n› dileme.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi bir fayda
ve menfaate yönelik yapan usta.
fle’n:
ifl, durum, hâl.
flüzuzat-› kanuniye:
kanun d›fl›,
kural d›fl›, istisna.
tâbi:
uyan, itaat eden.
tagayyürat-› sûriye:
görünüflteki
de¤iflmeler, flekil ve biçim de¤i-
fliklikleri.
tasarruf:
idare etme, kullanma.
tebeddül:
de¤iflim.
tenzih:
kusur ve noksanlardan
uzak tutma.
tesadüf:
rastgelme, rastlant›.
teflahhusat:
flah›slanmalar, belir-
lenmeler, kimlik kazanmalar.
yeknesak:
monoton, ayn› tarzda.
zeyil:
ek, ilâve.
zuhur:
ortaya ç›kma.
1.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize ö¤retti¤inden baflka hiçbir bilgimiz yok-
tur. Muhakkak ki Sen her fleyi hakk›yla bilir, her ifli hikmetle yapars›n. (Bakara Suresi: 32.)
2.
Ey Rabbimiz! Unutur veya hataya düfler de bir kusur ifllersek bizi onunla hesaba çekme.
(Bakara Suresi: 286.)
3.
Ey Rabbimiz! Bizi do¤ru yola erifltirdikten sonra kalplerimizi sap›kl›¤a meylettirme. Yüce
kat›ndan bize bir rahmet ba¤›flla. Muhakkak ki veren Sensin, dua edip istediklerimizi bize ba-
¤›fllayan Sensin. (Âl-i ‹mran Suresi: 8.)
4.
‹sm-i Azam›n›n mazhar› olan Resul-i Ekremine, onun âl ve ashab›na, kardeflleri olan di¤er
peygamberlere ve kendisine tâbi olanlara salât ve selâm eyle. Duam›z› kabul buyur ey mer-
hametlilerin en merhametlisi.
326 | SÖZLER
O
N
A
LTINCI
S
ÖZ