Saniyen
: Mevcudatta meflhut olan, sühulet ve sürat
ve kesret ve vüsat içinde nihayet intizam, gayet ittikan
ve hüsnüsanat ve kemal-i hilkat, flu iki ksm ayetlerin vü-
cud-u hakikatlerine katiyen flahadet eder. Öyle ise, flun-
larn hariçte tahakkuklar medar- bahis olmas lüzumsuz-
dur. Belki, yalnz Srr- hikmeti nedir? denilebilir. Öyle
ise, biz dahi bir kyas- temsilî ile flu hikmete iflaret ede-
riz.
Meselâ, nasl ki, terzi gibi bir sanatç, birçok külfetler,
maharetlerle, musanna bir fleyi icat eder ve onu bir mo-
del yapar. Sonra onun emsalini külfetsiz, çabuk yapabi-
lir. Hatta bazen öyle bir derece sühulet peyda eder ki,
güya, emreder yaplr; ve öyle kuvvetli bir intizam kesb
edersaat gibigüya bir emrin dokunmasyla ifllenir ve
ifller.
Öyle de, Sâni-i Hakîm ve Nakkafl- Alîm, flu âlem sa-
rayn müfltemilâtyla beraber bedî bir surette yaptktan
sonra, cüzî ve küllî, cüz ve küll her fleye bir model hük-
münde, bir nizam- kaderî ile, bir miktar- muayyen ver-
mifltir. flte bak, o Nakkafl- Ezelî, her bir asr bir model
yaparak, mucizat- kudreti ile murassa, taze bir âlemi
ona giydiriyor; her bir seneyi bir mikyas ederek, hava-
rik- rahmetiyle musanna, taze bir kâinat o kamete gö-
re dikiyor; her bir günü bir satr yaparak, dekaik- hikme-
tiyle müzeyyen müceddet mevcudat onda yazyor.
Hem, o Kadîr-i Mutlak, her bir asr, her bir seneyi, her
bir günü bir model yapt¤ gibi, rûy-i zemini, her bir da¤
SÖZLER | 319
O
N
A
LTINCI
S
ÖZ
nrsz kudret sahibi olan Allah.
kamet:
boy, beden.
katî:
kesin.
kemal-i hilkat:
mükemmel ve
kusursuz yaratlfl.
kesret:
çokluk.
kyas- temsili:
mantk ilminde
örnekleme yoluyla kyaslama,
karfllafltrma metodu.
külfet:
zorluk, zahmet.
külfetsiz:
zorlanmadan, zahmet-
siz.
maharet:
ustalk, hüner.
medar- bahsolmak:
üzerinde
konuflulma.
meflhut:
görünen.
mevcudat:
varlklar.
miktar- muayyen:
belirlenmifl
miktar.
mikyas:
ölçü.
mucizat- kudret:
Kudretin
mucizevî eserleri.
murassa:
kymetli fleylerle süslü.
musanna:
sanatl.
müceddet:
yenilenmifl, yepyeni.
müfltemilât:
kapsamnda olan
her fley, bütün teferruat.
müzeyyen:
süslü.
Nakkafl- Alîm:
her fleyi bilen ve
her fleyi nakfll yaratan Allah.
Nakkafl- Ezelî:
evveli olmayan,
her fleyi en güzel flekilde nakfle-
den, iflleyen Allah.
nihayetsiz:
sonsuz.
nizam- kaderi:
kader ölçüsü.
rûy-i zemin:
yer yüzü.
sanatç:
sanatkâr, usta.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi faydal,
gayeli ve sanatl yaratan Allah.
srr- hikmet:
akla uygun ve fay-
daya yönelik olma.
suret:
flekil, biçim.
sühulet:
kolaylk.
sühulet peyda etme:
ortaya ko-
laylk çkmas.
sürat:
hz.
flahadet:
flahitlik, tanklk.
vücud-u hakikat:
gerçekli¤in var
oluflu.
vüsat:
genifllik.
saniyen:
ikinci, ikinci olarak.
katiyen:
kesinlikle.
hikmet:
herkesin bilmedi¤i gizli
neden.
peyda etmek:
meydana çkmak.
kesb etmek:
ortaya çkmak.
âlem:
dünya, kâinat, evren
bedî:
efli ve benzeri olmayan.
cüz ve küll:
parça ve bütün.
cüzî ve küllî:
küçük ve bü-
yük, az ve çok.
dekaik- hikmet:
hikmet in-
celikleri.
emsal:
benzer, örnek.
güya:
sanki, âdeta.
hariçte tahakkuk:
madde
âleminde gerçekleflme.
havarik-i rahmet:
Rahmet
harikalar.
hüsnüsanat:
güzel sanat.
icat etme:
yeni bir fley yap-
ma ve ortaya koyma.
intizam kesb etme:
düzen
alma.
intizam:
düzen.
ittikan:
sa¤lamlk.
Kadir-i Mutlak:
sonsuz ve s-