Sözler - page 313

Hem meselâ, Sure-i Yusuf’ta
1
p
¿ƒ o
? p
°S r
Qn
G
kelimesinden
2
o
?j
u
ó°q
p
q
üdG É`n
¡ t
`jn
G o
?o
°Sƒo
j
ortas›nda yedi sekiz cümle icaz ile
tayyedilmifl. Hiç fehmi ihlâl etmiyor, selâsetine zarar ver-
miyor. Bu çeflit mu’cizâne icazlar Kur’ân’da pek çoktur,
hem pek güzeldir.
Amma, Sure-i Kaf’›n ayeti ise, ondaki icaz pek acip ve
mu’cizânedir. Çünkü, kâfirlerin pek müthifl ve çok uzun
ve bir günü elli bin sene olan istikbaline ve o istikbalin
dehfletli ink›lâbat›nda kâfirin bafl›na gelecek elîm ve mü-
him hâdisata birer birer parmak bas›yor. fiimflek gibi,
fikri onlar üstünde gezdiriyor. O pek çok uzun zaman›,
haz›r bir sahife gibi nazara gösteriyor. Zikredilmeyen hâ-
disat› hayale havale edip, âlî bir selâsetle beyan eder.
3
n
¿ƒo
ªn
Mr
ôo
J r
ºo
µ
s
?n
© n
d Gƒo
à°p
ür
f n
Gn
h o
¬ n
d Gƒo
©/
ªn
à°r
SÉn
a o
¿'
Gr
ôo
? r
dG n
Çp
ôo
b Gn
Pp
Gn
h
‹flte ey fleytan, flimdi bir sözün daha varsa söyle.
fieytan der: “Bunlara karfl› gelemem. Müdafaa ede-
mem. Fakat, çok ahmaklar var, beni dinliyorlar; ve insan
suretinde çok fleytanlar var, bana yard›m ediyorlar; ve
feylesoflardan çok firavunlar var, enaniyetlerini okflayan
meseleleri benden ders al›yorlar. Senin bu gibi sözlerin
neflrine set çekerler. Bunun için, sana teslim-i silâh et-
mem.”
* * *
SÖZLER | 313
O
N
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
ihlâl:
sa¤laml›¤›na zarar verme,
bozma.
ink›lâbat:
de¤iflmeler, baflka bir
hâl almalar.
istikbal:
gelecek zaman.
Kaf:
Kur’ân’da bir sure.
kâfir:
Allah’› inkâr eden, imans›z,
dinsiz.
mesele:
cevab› istenen önemli
soru.
mu’cizâne:
mu’cize gibi, harika.
müdafaa:
savunma.
müthifl:
dehfletli, korku veren.
nazar:
bak›fl, görüfl.
neflir:
da¤›tma, herkese duyur-
ma.
niyaz:
dua.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme
ba¤›fllama.
sahife:
sayfa.
selâset:
sözün ak›c› olma hâli.
set:
engel olma, mâni, perde.
Sure-i Yusuf:
Kur’ân surelerinden
Yusuf Suresi.
suret:
biçim.
fleytan:
iblis, sapk›n varl›k.
tayyetme:
, k›saltma, atlama,
geçme.
teslim-i silâh:
silâh›n› teslim et-
me.
zarar:
kötü sonuç.
zikir:
anma, söyleme.
acip:
hayret veren.
ahmak:
pek ak›ls›z.
âlî:
yüksek.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
beyan:
ispatlay›p anlatma.
dehflet:
büyük korku.
ehl-i insaf:
insaf sahipleri,
merhametli olanlar.
elîm:
ac› verici.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik.
fehim:
anlay›fl.
feylesof:
felsefeci; felsefe ile
ilgilenen ilim adam›.
hâdisat:
olaylar.
hakaik:
hakikatler, do¤rular.
havale:
b›rakma, gönderme.
hayal:
akl›n bir hizmetkâr›
olan lâtife.
hurafat:
bat›l, bofl inan›fllar;
mitoloji.
icaz:
az sözle çok mana ifade
etme.
1.
Beni gönderiniz (Yusuf Suresi: 45.)
2.
Ey Yusuf, ey do¤ru sözlü kifli. (Yusuf Suresi: 46.)
3.
Kur’ân okundu¤u zaman onu dinleyin ve susun ki, rahmete eriflesiniz. (A’raf Suresi: 204.)
1...,303,304,305,306,307,308,309,310,311,312 314,315,316,317,318,319,320,321,322,323,...1482
Powered by FlippingBook