Allah namna iftira eden, yalan söyleyen, en edna bir de-
receye düfler. Bir sine¤i daimî bir surette tavus görmek ve
tavusun büyük evsafn onda her vakit müflahede etmek
ne kadar muhal ise, flu mesele de öyle muhaldir. Ftraten
aklsz, sarhofl bir divane lâzm ki buna ihtimal versin.
Rabian
: Hem, Kurân kelâm- befler farz etmek; lâ-
zm gelir ki, nev-i benîâdemin en büyük ve muhteflem or-
dusu olan ümmet-i Muhammediyenin (a.s.m.) mukaddes
kumandan olan Kurân, bilmüflahede kuvvetli kanunla-
ryla, esasl düsturlaryla, nafiz emirleriyle o pek büyük
orduyu, iki cihan fethedecek bir derecede bir intizam
verdi¤i ve bir inzibat altna ald¤ ve maddî manevî teçhiz
etti¤i ve umum o efradn derecatna göre akllarn talim
ve kalplerini terbiye ve ruhlarn teshir ve vicdanlarn tat-
hir ve aza ve cevarihlerini istimal ve istihdam etti¤i hâl-
dehâflâ, yüz bin defa hâflâkuvvetsiz, kymetsiz, asl-
sz bir düzme farz edip, yüz derece muhali kabul etmek
lâzm gelmekle beraber, müddet-i hayatnda ciddî hare-
kâtyla Hakkn kanunlarn benîâdeme ders veren ve sa-
mimî efaliyle hakikatin düsturlarn beflere talim eden ve
halis ve makul akvaliyle istikametin ve saadetin usulleri-
ni gösteren ve tesis eden ve bütün tarihçe-i hayatnn fla-
hadetiyle Allahn azabndan çok havf eden ve herkesten
ziyade Allah bilen ve bildiren
1
ve nev-i beflerin beflten
birisine ve küre-i arzn yarsna bin üç yüz elli sene ke-
mal-i haflmet ile kumandanlk eden ve cihan velveleye
veren ve flöhretfliar fluunatyla nev-i beflerin belki kâina-
tn elhak medar- fahri olan bir zathâflâ, yüz bin defa
akval:
sözler, söylemler.
aza:
organlar, uzuvlar.
azap:
ceza.
benîâdem:
Âdemo¤ullar, insan-
lar.
befler:
insan.
bilmüflahede:
görerek.
cevarih:
öz de¤erler.
ciddî:
a¤rbafll, sakin.
cihan:
dünya.
daimî:
sürekli.
derecat:
seviyeler, aflamalar.
divane:
deli.
düstur:
kanun, kural.
edna:
pek afla¤.
efal:
davranfllar.
efrat:
bireyler, fertler.
elhak:
do¤rusu.
esas:
asl temel.
farz etmek:
kabul etmek, var-
saymak.
fetih:
kuflatp kazanma.
ftraten:
yaratlfltan.
hakikat:
do¤ru slâmiyet.
halis:
hilesiz.
harekât:
hareketler.
hâflâ:
asla, öyle de¤ildir.
havf:
korku.
iftira:
yalanla birine suç yükleme.
ihtimal:
olabilirlik.
intizam:
düzgünlük.
inzibat:
huzur, düzenlilik.
istihdam:
çalfltrma.
istikamet:
do¤ruluk, dürüstlük.
istimal:
kullanma.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam.
kanun:
yasa, temel kurallar.
kelâm- befler:
insan sözü.
kemal-i haflmet:
mükemmel
gösteriflli büyüklük.
kumandan:
komutan.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
lâzm:
gerekli, olabilir.
maddî:
dfl görünüm.
makul:
akla uygun.
manevî:
ruha ve içe yönelik.
medar- fahir:
övünme sebebi.
mesele:
önemli problem.
muhal:
olmayacak fley, imkânsz.
muhteflem:
görkemli, flanl.
mukaddes:
kutsal, temiz.
müddet-i hayat:
yaflam süresi.
müflahede:
görmek.
nafiz:
tesirli, faydal.
nam:
isim.
nev-i benîâdem:
insan o¤lu cinsi.
nev-i befler:
insano¤lu, insan
nesli, insanlk.
ordu:
amaçta birleflmifl insanlarn
tamam.
rabian:
dördüncüsü.
saadet:
mutluluk.
samimî:
içten.
suret:
biçim, flekil.
flöhretfliar:
flöhret sahibi.
fluunat:
olaylar.
talim:
ö¤retme, e¤itme.
tarihçe-i hayat:
biyografi.
tathir:
temizlenme.
teçhiz:
donatlmfl.
terbiye:
kabiliyetlerini gelifl-
tirme.
teshir:
emrine itaat ettirme.
tesis:
meydana getirme.
umum:
bütün.
usul:
asl, do¤ru, öz.
ümmet-i Muhammediye:
Hz.
Muhammedin ümmeti.
vakit:
zaman.
velvele:
heyecan.
vicdan:
iyiyi kötüden ayrt et-
meye yardmc olan ahlâkî
duygu.
zat:
flahs, kifli.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Buharî
, Edep: 72, 'tisam: 5;
Müslim
, Fezail: 127, 128;
Müsned
, 6:45, 181.
306 | SÖZLER
O
N
B
EfiNC
S
ÖZ