Sözler - page 301

‹flte, Kur’ân k›ymettar bir mald›r. Befler kelâm› Ce-
nab-› Hakk›n kelâm›ndan ne kadar uzaksa, o iki taraf, o
kadar, belki hadsiz birbirinden uzakt›r. ‹flte, serâdan Sü-
reyya’ya kadar birbirinden uzak o iki taraf ortas›nda b›-
rakmak mümkün de¤ildir. Hem, ortas› yoktur. Çünkü,
vücut ve adem gibi ve nak›zeyn gibi iki z›dd›rlar; ortas›
olamaz. Öyle ise, Kur’ân için sahibülyed, taraf-› ‹lâhîdir.
Öyle ise, Onun elinde kabul edilip, öylece delâil-i ispata
bak›lacak. E¤er, öteki taraf Onun kelâmullah oldu¤una
dair bütün bürhanlar› birer birer çürütse, elini Ona uza-
tabilir; yoksa uzatamaz.
Heyhat! Binler berahin-i kat’iyenin m›hlar›yla Arfl-›
Azama çak›lan bu muazzam p›rlantay›, hangi el bütün o
m›hlar› söküp, o direkleri kesip onu düflürebilir?
‹flte ey fleytan! Senin ra¤m›na, ehl-i hak ve insaf, bu
suretteki hakikatli muhakeme ile muhakeme ederler.
Hatta en küçük bir delilde dahi Kur’ân’a karfl› imanlar›n›
ziyadelefltirir. Senin ve flakirtlerinin gösterdi¤i yol ise:
Bir kere befler kelâm› farz edilse, yani Arfla ba¤lanan
o muazzam p›rlanta yere at›lsa, bütün m›hlar›n kuvvetin-
de ve çok bürhanlar›n metanetinde bir tek bürhan lâz›m
ki, onu yerden kald›r›p Arfl-› manevîye çaks›n. Tâ küfrün
zulümat›ndan kurtulup, iman›n envar›na eriflsin. Hâlbu-
ki, buna muvaffak olmak pek güçtür. Onun için, senin
desisen ile, flu zamanda bîtarafâne muhakeme sureti al-
t›nda çoklar› iman›n› kaybediyorlar.
SÖZLER | 301
O
N
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
hâlbuki:
do¤rusu flu ki.
heyhat:
çok yaz›k!
iman:
inanç.
kabul:
raz› olma,
kelâm:
söz.
kelâmullah:
Allah’›n kelâm›.
k›ymettar:
de¤erli.
küfür:
imans›zl›k.
lâz›m:
gerekli.
metanet:
sa¤laml›k.
m›h:
çivi.
muazzam:
çok büyük.
muhakeme:
de¤erlendirme, dü-
flünme.
muvaffak:
baflar›l›.
mümkün:
imkân dahilinde.
nak›zeyn:
z›t olan iki fley.
ra¤m›na:
z›dd›na.
sahibülyed:
mal› elinde tutan
kimse.
serâ:
yeryüzü.
suret:
biçim, flekil.
Süreyya:
Ülker Y›ld›z›.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
fleytan:
iblis.
taraf-› ‹lâhî:
Allah’›n taraf›.
vücut:
varl›k.
z›t:
aksi, tersi.
ziyade:
çok, fazla.
zulümat:
karanl›klar.
adem:
yokluk.
arfl:
gö¤ün en yüksek kat›.
Arfl-› Azam:
Allah’›n yüce ka-
t›.
arfl-› manevî:
manevî arfl,
makam.
berahin-i kat’iye:
kesin delil-
ler.
befler:
insan.
bîtarafâne:
tarafs›zca.
bürhan:
ispat.
Cenab-› Hak:
Allah.
dair:
ait, ilgili.
delâil-i ispat:
ispatla ilgili de-
liller.
delil:
flahit.
desise:
aldatmaca, hile.
ehl-i hak:
hak ehli.
envar:
nurlar, ayd›nl›klar.
farz etmek:
varsaymak, ka-
bul etmek.
had:
s›n›r.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakikat:
gerçek.
1...,291,292,293,294,295,296,297,298,299,300 302,303,304,305,306,307,308,309,310,311,...1482
Powered by FlippingBook