tasdikiyle en mutekit, en metin, en emin, en sadk bir za-
thâflâ, sümme hâflâ, yüz bin kere hâflâitikatsz, en
emniyetsiz, Allahtan korkmaz bir vaziyette farz etmek,
muhalâtn en çirkin ve menfur bir suretini ve dalâletin en
zulümlü ve zulmetli bir tarzn irtikâp etmek lâzm gelir.
E l hâ s l
: On Dokuzuncu Mektubun On Sekizinci fla-
retinde denildi¤i gibi, nasl kulakl âmî tabakas, icaz-
Kurân fehminde demifl: Kurân, bütün dinledi¤im ve
dünyada mevcut kitaplara kyas edilse, hiçbirisine benze-
miyor ve onlarn derecesinde de¤ildir. Öyle ise, ya
Kurân umumun altndadr veya umumunun fevkinde bir
derecesi vardr. Umumun altndaki flk ise, muhal olmak-
la beraber, hiçbir düflman, hatta fleytan dahi diyemez ve
kabul etmez. Öyle ise, Kurân umum kitaplarn fevkinde-
dir; öyle ise mucizedir.
Aynen öyle de, biz de ilm-i usul ve fenn-i mantkça
sebir ve taksim denilen en katî bir hüccetle deriz:
Ey fleytan ve ey fleytann flakirtleri! Kurân ya Arfl-
Azamdan, sm-i Azamdan gelmifl bir kelâmullahtr, veya-
huthâflâ, sümme hâflâ, yüz bin kere hâflâyerde, sah-
tekâr ve Allahtan korkmaz ve Allah bilmez, itikatsz bir
beflerin düzmesidir. Bu ise, ey fleytan, sabk hüccetlere
karfl bunu sen diyemedin ve diyemezsin ve diyemeye-
ceksin. Öyle ise, bizzarure ve bilâflüphe, Kurân Hâlk-
Kâinatn kelâmdr. Çünkü ortas yoktur ve muhaldir ve
olamaz. Nasl ki katî bir surette ispat ettik; sen de gör-
dün ve dinledin.
SÖZLER | 309
O
N
B
EfiNC
S
ÖZ
menfur:
nefret edilen, çirkin.
metin:
sa¤lam.
mevcut:
var olan.
mucize:
harika, ola¤anüstü.
muhal:
olmas düflünülmeyen,
imkânsz.
muhalât:
imkânszlklar, olmas
düflünülmeyenler.
mutekit:
dindar.
sabk:
geçen.
sadk:
do¤ru.
sahtekâr:
düzenbaz.
sebr ve taksim:
bir fleyin aslnda
bulunan vasflarn, birer birer illet
olmaktan çkarldktan sonra, tam
illet olmaya elveriflli olann tespit
edilmesi fleklindeki ispatlama
metodu.
suret:
biçim, flekil.
sümme hâflâ:
kesinlikle öyle ola-
maz.
flakirt:
talebe.
fleytan:
iblis, sapkn.
flk:
seçenek.
tarz:
biçim, izlenilen yol.
tasdik:
do¤rulama.
umum:
bütün, genel.
vaziyet:
durum.
zat:
kifli, flahs.
zulmet:
karanlk.
zulüm:
eziyet.
âmî:
bilgisiz.
Arfl- Azam:
Allahn kat.
befler:
insan.
bilâflüphe:
flüphesiz.
bizzarure:
ister istemez.
dalâlet:
dinsizlik.
düzme:
yalandan.
elhâsl:
özetle.
emin:
inanlr, güvenilir.
emniyetsiz:
güvensiz.
farz etmek:
kabul etmek,
varsayma.
fehim:
anlayfl.
fenn-i mantk:
mantk bilimi.
fevk:
üst, de¤eri yüksek.
Hâlk- Kâinat:
her fleyin ya-
ratcs.
hâflâ:
asla, öyle de¤ildir.
hüccet:
delil, tank.
icaz- Kurân:
insanlar, ben-
zerini yapmaktan âciz bra-
kan Kurânn mucizeli¤i.
ilm-i usul:
usul bilgisi (meto-
doloji).
irtikâp etmek:
suç ifllemek,
kötü bir fley yapmak.
sm-i Azam:
en büyük isim.
ispat:
delil.
itikat:
iman, inanç.
kabul:
yanna alma, benim-
seme.
katî:
flüphesiz, kesin.
kelâm:
söz, kelime.
kelâmullah:
Allahn sözleri.
kyas:
karfllafltrma.
lâzm:
gerek.