SYAH DUTUN BR MEYVES
[O mübarek dut baflnda, Eski Said, Yeni
Said lisanyla söylemifltir.]
Muhatabm Ziya Pafla de¤il, Avrupa meftunlardr.
Mütekellim nefsim de¤il, tilmiz-i Kurân namna
kalbimdir.
Geçen sözler hakikattir; sakn flaflma, hududundan
hazer aflma.
Ecanip fikrine sapma, dalâlettir kulak asma;
eder elbet seni nadim.
Görürsün en ziyadarn, zekâvette alemdarn;
o hayretten der daim:
Eyvah, kimden kime flekva edeyim, ben dahi flafltm!
Kurân dedirtir; ben de derim, hiç de çekinmem.
Ondan Ona flekva ederim, sen gibi flaflmam.
Haktan Hakka feryat ederim, sen gibi aflmam.
Yerden gö¤e dava ederim, sen gibi kaçmam.
Ki, Kurânda hep dava nurdan nuradr, sen gibi
caymam.
Kurândadr hak hikmet; ispat ederim, muhalif
felsefeyi befl para saymam.
Furkandadr elmas hakikat, dercan ederim,
sen gibi satmam.
Halktan Hakka seyran ederim, sen gibi sapmam.
alemdar:
bayraktar, önde giden.
daim:
devaml, sürekli.
dalâlet:
iman ve slâmiyetten ay-
rlmak.
dava:
hak arama, iddia.
dercan etmek:
hayatn ona ver-
mek, cann ortaya koymak.
ecanip:
yabanclar.
felsefe:
Kurân aleyhinde olan
düflünce.
feryat:
yardm istemek için yük-
sek sesle ba¤rma, flikâyet.
Furkan:
Kurân- Kerîm.
hak hikmet:
lâhî gaye, do¤ru bil-
gi.
Hak:
varl¤ hak olan ve varl-
¤ her hakkn sahibi olan yüce
Allah.
hakikat:
gerçek.
hazer et:
sakn, çekin.
ispat etmek:
kantlamak.
lisan:
dil.
meftun:
hayran, tutkun, düfl-
kün.
muhalif:
karfl, zt düflüncede
bulunan.
muhatap:
kendisine söz söy-
lenilen.
mübarek:
bereketli, hayrl.
mütekellim:
konuflan.
nadim:
piflman.
nefis:
flahs, kendi.
seyran:
gezmek.
flekva:
flikâyet.
tilmiz-i Kurân:
Kurân tale-
besi.
zekâvet:
zekilik.
ziyadar:
aydnlk verici.
334 | SÖZLER
O
N
Y
EDNC
S
ÖZ