W
1
n
Ú
p
? p
a
n
’r
G t
Ö p
Mo
G B
n
’ n
?Én
b n
?n
an
G BÉ s
ªn
?n
a
p
¬
s
?dG p
?«
p
?n
N r
øp
e ( n
Ú
p
? p
a
n
’r
G t
Ö p
Mo
G B
n
’ ) o
»r
©n
f »
p
fÉn
µr
Hn
G r
ón
?n
d
‹brahim Aleyhisselâmdan sudûr ile, kâinat›n zeval ve
ölümünü ilân eden na’y-i
2
n
Ú
p
? p
a
n
’r
G t
Ö p
Mo
G B
n
’
beni a¤latt›rd›.
p
¬
s
?dG p
¿ƒo
Äo
°T r
ø p
e m
äÉ n
« p
cÉn
H m
äGn
ôn
£n
b »
p
Ñr
?n
b o
ør
«n
Y r
âs
Ñn
°ün
a
Onun için kalp gözü a¤lad› ve a¤lay›c› katreleri döktü.
Kalp gözü a¤lad›¤› gibi, döktü¤ü her bir damlas› da, o
kadar hazindir, a¤latt›r›yor. Güya kendisi de a¤l›yor. O
damlalar, gelecek Farisî f›kralard›r.
p
¬
s
?dG p
?n
Ón
c
p
‘ x
»p
Ñn
f r
…n
G m
º«
p
µ n
M r
øp
e m
?n
Ón
c p
Ò
p
°ùr
Øn
àp
d
‹flte o damlalar ise, Nebî-i Peygamber olan bir hakîm-i
‹lâhînin, Kelâmullah içinde bulunan bir kelâm›n›n bir ne-
vi tefsiridir.
r
܃o
Ñr
ën
e r
¿n
óo
°T r
ºo
cz?n
ór
dƒo
ao
G{ âr
°SÉn
Ñjp
R p
?n
‰
Güzel de¤il batmakla gaip olan bir mahbup. Çünkü,
zevale mahkûm, hakikî güzel olamaz; aflk-› ebedî için ya-
rat›lan ve âyine-i Samed olan kalp ile sevilmez ve sevil-
memeli.
aflk-› ebedî:
sonsuz olan Allah’›n
sevgisi.
âyine-i Samed:
Allah’›n Samed is-
minin belirdi¤i yer.
En’am Suresi:
Kur’ân’›n alt›nc› su-
resi.
Farisî:
Farsça, ‹ran dili.
f›kra:
paragraf, bölüm.
gaip:
görünmez, kay›p.
hakîm-i ‹lâhî:
‹lâhî hikmetle fle-
reflenen peygamber.
hazin:
hüzünlü, ac›kl›.
‹brahim Aleyhisselâm:
Hz. ‹bra-
him peygambere selâm olsun.
ilân etmek:
aç›klamak.
kâinat:
bütün evren.
katre:
damla.
kelâm:
söz.
Kelâmullah:
Kur’ân-› Kerîm.
mahbup:
sevilen.
nay:
inlemek, feryat etmek.
Nebî-i Peygamber:
kendisine
kitap verilmeyen peygamber,
‹brahim Aleyhisselâm.
nevi:
çeflit.
sudûr:
meydana ç›kma.
tefsir:
aç›klama.
zeval:
son erme, bitme.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’›n ad›yla. • Y›ld›z batt›¤›nda ise, “Ben bat›p gidenleri sevmem”
dedi. (En’am Suresi: 76.)
2.
Bat›p gidenleri sevmem. (En’am Suresi: 76.)
344 | SÖZLER
O
N
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ