Sözler - page 244

ehl-i iman hakk›nda idam-› ebedîden terhis tezkeresine
çevrildi¤i, hakikat-i Kur'âniye ile gösterilmifl; ve ehl-i da-
lâlet ve sefahat hakk›nda, gözle göründü¤ü gibi, bir
idam-› ebedîdir, bütün mahbubat›ndan ve mevcudattan
bir firak-› lâyezalîdir.
Elbette ve elbette, hiç flüphe kalmaz ki, en bahtiyar
odur ki, sab›r içinde flükretmek ve hapis müddetinden
tam istifade ederek Nurlar›n dersini alarak istikamet da-
iresinde iman›na ve Kur'ân’a hizmete çal›flmakt›r.
Ey zevk ve lezzete müptelâ insan! Ben yetmifl befl ya-
fl›mda, binler tecrübelerle ve hüccetlerle ve hâdiselerle
aynelyakîn bildim ki:
Hakikî zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve ha-
yattaki saadet, yaln›z imandad›r ve iman hakikatleri da-
iresinde bulunur.
Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler
var; bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, haya-
t›n lezzetini kaç›r›r.
Ey hapis musibetine düflen bîçareler! Madem dünya-
n›z a¤l›yor ve hayat›n›z ac›laflt›; çal›fl›n›z, ahiretiniz dahi
a¤lamas›n ve hayat-› bâkiyeniz gülsün, tatl›lafls›n. Hapis-
ten istifade ediniz. Nas›l bazen a¤›r flerait alt›nda, düfl-
man karfl›s›nda, bir saat nöbet bir sene ibadet hükmüne
geçebilir; öyle de, sizin bu a¤›r flerait alt›nda, her bir sa-
at ibadet zahmeti, çok saatler olup, o zahmetleri rahmet-
lere çevirir.
* * *
ahiret:
öteki dünya.
aynelyakîn:
gözle görür derece-
de inanma.
bahtiyar:
mes’ut, mutlu.
bîçare:
çaresiz, zavall›, flaflk›n.
dünyevî:
dünya ile ilgili.
ehl-i dalâlet ve sefahat:
do¤ru
ve hak yoldan sapan.
ehl-i iman:
inananlar.
elem:
üzüntü, ac›.
firak-› lâyezalî:
sonu olmayan
ayr›l›k.
hâdise:
vak›a, olay.
hakikat-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n
gerçe¤i.
hakikî:
gerçek.
hakk›nda:
konusunda.
hayat:
dirilik, canl›l›k, yaflama.
hayat-› bâkiye:
bitmeyen sonsuz
hayat, ahiret hayat›.
hüccet:
delil, bürhan.
hükmüne geçme:
yerine geçme.
ibadet:
kulluk görevi.
idam-› ebedî:
sonsuza kadar vü-
cudun ortadan kalkmas›.
iman hakikati:
iman›n gerçekleri.
iman:
inanç.
istifade:
yararlanma.
istikamet:
do¤ruluk, dürüstlük.
keder:
tasa, kayg›, gam.
lezzet:
zevk, haz, keyif.
madem:
de¤il mi ki, me¤er ki.
mahbubat:
sevilen kimseler.
mevcudat:
var olan her fley.
musibet:
felâket, s›k›nt›.
müddet:
zaman, süre.
müptelâ:
düflkün.
rahmet:
ac›ma, merhamet
etme.
saadet:
mutluluk.
sab›r:
dayanma, katlanma.
flerait:
flartlar.
flükür:
görülen bir iyili¤e kar-
fl›l›k hoflnutluk, memnunluk.
tecrübe:
deneyim.
terhis:
serbest b›rakma, izin
verme.
tezkere:
resmî izin k⤛d›,
belge.
zahmet:
s›k›nt›.
zevk:
safa, tat, lezzet, haz.
244 | SÖZLER
O
N
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,234,235,236,237,238,239,240,241,242,243 245,246,247,248,249,250,251,252,253,254,...1482
Powered by FlippingBook