Sözler - page 237

Hayat ise, e¤er iman olmazsa veyahut isyan ile o iman
tesir etmezse, hayat zahirî ve k›sac›k bir zevk ve lezzetle
beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elem-
ler, hüzünler, kederler verir.
Çünkü, insanda ak›l ve fikir oldu¤u için, hayvan›n ak-
sine olarak, haz›r zamanla beraber geçmifl ve gelecek za-
manlarla da f›traten alâkadard›r; o zamanlardan dahi
hem elem, hem lezzet alabilir.
Hayvan ise, fikri olmad›¤› için, haz›r lezzetini, geçmifl-
ten gelen hüzünler ve gelecekten gelen korkular, endifle-
ler bozmuyor.
‹nsan ise, e¤er dalâlet ve gaflete düflmüfl ise, haz›r lez-
zetine geçmiflten gelen hüzünler ve gelecekten gelen en-
difleler o cüz’î lezzeti cidden ac›laflt›r›yor, bozuyor; husu-
san gayrimeflru ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmün-
dedir. Demek, hayvandan yüz derece, lezzet-i hayat nok-
tas›nda, afla¤› düfler. Belki ehl-i dalâletin ve gafletin ha-
yat›, belki vücudu, belki kâinat›, bulundu¤u gündür. Bü-
tün geçmifl zaman ve kâinatlar, onun dalâleti noktas›nda
madumdur, ölmüfltür. Ak›l, alâkadarl›¤› ile ona zulmetler,
karanl›klar veriyor. Gelecek zamanlar ise, itikats›zl›¤› ci-
hetiyle yine madumdur. Ve ademle hâs›l olan ebedî firak-
lar, mütemadiyen onun fikir yoluyla hayat›na zulmetler
veriyorlar.
E¤er iman hayata hayat olsa; o vakit hem geçmifl,
hem gelecek zamanlar, iman›n nuruyla ›fl›klan›r ve vücut
bulur; zaman-› haz›r gibi, ruh ve kalbine iman noktas›n-
da ulvî ve manevî ezvak› ve envar-› vücudiyeyi veriyor.
SÖZLER | 237
O
N
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
ezvak:
zevkler, tatlar.
firak:
ayr›l›k.
f›traten:
yarat›l›fl itibar›yla.
gaflet:
dikkatsizlik, ihmal, Al-
lah’tan uzaklafl›p nefsinin arzula-
r›na dalmak.
gayrimeflru:
helâl olmayan, dine
ayk›r›.
hâs›l:
sonuç, netice.
hayat:
yaflay›fl, yaflama flekil.
haz›r:
flimdiki, hâl.
hususan:
özellikle.
hüzün:
keder, hüzün.
iman:
inanma, inanç.
isyan:
bafl kald›rma, itaatsizlik.
itikat:
inanç.
kâinat:
dünya, varl›klar.
keder:
gam, ac›, hüzün.
lezzet:
zevk, haz, keyif.
lezzet-i hayat:
hayat›n zevk ve
lezzetleri.
madum:
yok.
manevî:
maddî olmayan, ruhla il-
gili, içsel.
mütemadiyen:
sürekli olarak.
ruh:
cevher, can.
tesir:
etki, iz b›rakma.
ulvî:
yüksek, yüce.
vücut:
var olma, varl›k.
zahirî:
görünen, görünürdeki.
zaman-› haz›r:
flimdiki zaman.
zevk:
tatma, lezzet, haz.
ziyade:
çok, fazla.
zulmet:
karanl›k.
adem:
yokluk, hiçlik.
alâkadar:
ilgili, ba¤l›.
cidden:
ciddî olarak.
cihet:
yön.
cüz’î:
az, parça.
dalâlet:
do¤ru yoldan ayr›l-
ma, iman ve ‹slâmiyetten ay-
r›lmak.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli.
ehl-i dalâlet:
yoldan ç›kanlar,
azg›n ve sapk›n kimseler.
elem:
üzüntü, ac›.
endifle:
kuflku, kayg›.
envar-› vücudiye:
varl›¤a ait
olan nurlar.
1...,227,228,229,230,231,232,233,234,235,236 238,239,240,241,242,243,244,245,246,247,...1482
Powered by FlippingBook