Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 33

eliyle, yüz on dokuz bin kelimeleri diliyle dua etti, yağmur
istedi. Cenab-ı Hak, öyle bereketli bir yağmur ihsan etti
ki, bir misli doksan üç tarihinde yağdığını ihtiyarlarımız-
dan işitiyoruz ki, bu tarih, Üstadımızın tarih-i velâdetine
tesadüf etmekle beraber, bu umumî hâdise-i rahmet olan
kesretli yağmur, hususî bir surette Risale-i Nur’a baktığı-
na bir delili de şudur ki:
Risale-i Nur’un neşrine vasıta olan Üstadımız geldiği
gün, Isparta’yı gayet hararetli ve yağmursuzluktan toz-top-
rak içinde görmüş. Barla gibi bir yayladan gelip böyle bir
yerde dayanamayacağım, diye telâş ediyordu. Üçüncü ve-
ya dördüncü günü bahçeleri kısmen gezdiği vakit, sebze ve
ot ve çiçeklerin susuzluktan buruştuklarını görerek gayet
müteessirane su istiyor, yağmur talep ediyordu. Arkadaşı-
mız olan Bekir Bey’den, değirmenleri çeviren suyu
göstererek “Isparta’nın suyu bu kadar mıdır?” diye sor-
muştu. Bekir Bey cevap verdi: “Gölcüğün suyu kesilmiş,
gelmiyor. Isparta’nın dörtte birini sulayan bu sudan başka
yoktur” dedi.
Üstadımızın Isparta’da çok talebeleri bulunduğundan,
ruhen yağmurun gelmesini istiyordu. Aynı günde öyle bir
yağmur geldi ki, elli seneden beri Isparta böyle bir hâ-
diseyi görmemiş. O yağmur yüzde doksan dokuz menfa-
at vermiştir. Bundan anlaşılıyor ki, o tevafuk tesadüfî
değil; bu rahmet, Isparta’ya rahmet olan Risale-i Nur’a
bakıyor. Lillâhilhamd, bu kerem-i İlâhî neticesi olarak Üs-
tadımız, “Bana Barla’yı unutturdu. Unutamayacağım bir
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 33 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
vasıta:
aracı.
bereket:
bolluk, bereket, gür-
lük.
delil:
bir davayı ispata yarayan
şey, burhan.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
gayet:
son derece.
hâdise:
olay.
hâdise-i rahmet:
rahmet ola-
yı.
hararet:
sıcaklık.
hususî:
özel.
ihsan:
bağışlama, ikram etme,
lütuf.
kerem-i İlâhî:
İlâhî lütuf ve ik-
ramlar.
kesretli:
çokluğu olan, çok
fazla.
kısmen:
kısmî olarak, bir kı-
sım.
Lillâhilhamd:
Allah’a hamdol-
sun ki!.
menfaat:
fayda.
misl:
benzer, eş.
müteessirane:
müteessir ola-
rak, teessürle, üzüntü ile, üzü-
lerek.
neşr:
kitap basma, çıkarma;
herkese duyurma, yayma.
rahmet:
lütuf, nimet, faydalı
yağmur için söylenir.
rahmet:
şefkat etmek, merha-
met etmek, esirgemek.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
ruhen:
ruh ile.
suret:
biçim, şekil, tarz.
talebe:
öğrenci.
talep:
isteme, dileme.
tarih-i veladet:
doğum tarihi.
tesadüfî:
tesadüfle ilgili, rast-
gele, tesadüf olarak.
tevafuk:
uyma, uygunluk, bir-
birine denk gelme.
umumî:
genel.
1...,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32 34,35,36,37,38,39,40,41,42,43,...560
Powered by FlippingBook