Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 29

Hazret-i Mevlâna’nın (
KS
) Tarik-ı Nakşiye vasıtasıyla hiz-
meti gibi azim görünüyor.
(HAŞİYE)
Üstadım kendine ait methüsenayı kabul etmiyor. Fa-
kat Risale-i Nur Kur’ân’a ait olup, methüsena Kur’ân’ın
esrarına aittir.
Yalnız Üstadımla Hazret-i Mevlâna’nın birkaç
farkı var:
Birincisi:
Hazret-i Mevlâna, zülcenaheyndir. Yani,
hem Kadirî, hem Nakşî tarikat sahibi iken, Nakşîlik tari-
kati onda daha galiptir. Üstadım, bilâkis, Kadirî meşrebi
ve Şazelî mesleği onda daha ziyade hükmediyor.
Ben Üstadımdan işittim ki: “Hazret-i Mevlâna (
KS
) Hin-
distan’dan tarik-ı Nakşîyi getirdiği vakit, Bağdat dairesi,
Şah-ı Geylânî’nin (
KS
) ba’de’l-memat –hayatta olduğu gi-
bi– taht-ı tasarrufunda idi. Hazret-i Mevlâna’nın (
KS
)
manen tasarrufu, cây-ı kabul göremedi. Şah-ı Nakşibend
(
KS
) ile İmam-ı Rabbanî’nin (
KS
) ruhaniyetleri Bağdat’a ge-
lip Şah-ı Geylânî’nin ziyaretine giderek rica etmişler ki,
“Mevlâna Halid (
KS
) senin evlâdındır, kabul et.” Şah-ı
Geylânî (
KS
), onların iltimaslarını kabul ederek Mevlâna
Halid’i (
KS
) kabul etmiş. Ondan sonra Mevlâna Halid (
KS
)
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 29 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
Nakşî:
Hz. Şah-ı Nakşibend’in kur-
duğu tarikat ve bu tarikata men-
sup olan.
nass-ı hadis:
hadisin delil olması.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
ruhaniyet:
ölmüş bir kimsenin de-
vam etmekte olan manevî kuvvet
ve kudreti.
Şah-ı Geylânî:
Şeyh Abdülkadir
Geylânî.
Şazelî:
Ebu’l-Hasan-ı Şazelî ismin-
de Tunus’lu alim bir zatın kurduğu
tarikat.
taht-ı tasarruf:
idare altında.
takviye-i din
: dine kuvvet veril-
mesi.
tarikat:
Allah’a ulaşmak için şey-
hin gözetiminde müridin takip
edeceği terbiye usul ve yolu.
tarik-ı Nakşî:
Şeyh Bahaüddin
Nakşibendî’nin kurduğu tarikatin
yolu, Nakşibendî tarikati.
tarik-ı Nakşiye:
Şeyh Bahaüddin
Nakşibendî’nin kurduğu tarikatin
yolu, Nakşibendî tarikati.
tasarruf:
velîlerin Allah’ın izni da-
iresinde eşya ve varlıklar üzerin-
deki manevî tesirleri, keramet.
tecdîd:
yenileme, tazeleme.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra, ölçü
ve münasebetler içerisinde birbiri-
ne denk gelme.
vasıta:
aracılık.
vazife:
görev.
ziyade:
çok, fazla.
zülcenaheyn:
çift kanatlı, iki ka-
natlı.
HAŞİYE:
Hazret-i Mevlâna (
KS
), milyonlar etbalarının ittifakıyla müced-
dittir ve baştaki hadis-i şerifin bir masadakıdır. Ve madem tam yüz se-
ne sonra dört mühim cihetle tevafukla beraber, Risale-i Nur aynı vazi-
feyi görüyor; demek nass-ı hadis ile Risale-i Nur eczaları, tecdit ve tak-
viye-i din vazifesini görüyorlar.
azîm:
büyük.
ba’delmemat:
ölümden son-
ra, öldükten sonra.
bidayeten:
ilk olarak, başlan-
gıçta, ilkin.
cây-ı kabul:
kabule değer, ka-
bul ediş.
cihet:
yön.
ecza:
cüz’ler, parçalar, kısım-
lar.
esrar:
sırlar, gizli hakikatler.
etba:
birinin sözüne, işine,
mesleğine uyanlar.
evlât:
çocuklar.
hadis-i şerif:
Peygamberimiz-
den aktarılan sözlerin genel
adı.
Haşiye:
dipnot.
hükmetme:
hakim olma, işle-
me.
iltimas:
yapılmasını isteme, ri-
ca.
ittifak:
birleşme, fikir birliği et-
me.
Kadirî:
Abdülkadir-i Geylânî
hazretlerinin yolunda olan,
onun tarikatine mensup olan.
madem:
...den dolayı, böyle
ise.
manen:
mana bakımından,
manaca.
mâsadak:
doğrulayıcı, tasdik
etmek.
meslek:
gidiş, usul, yol.
meşrep:
gidiş, hareket tarzı,
tavır, tutum, meslek.
methüsena:
methedip övme.
müceddit:
hadis-i şerifle, her
asır başında geleceği müjdele-
nen dinin yüksek hizmetkârı;
dine yeni bir tarzla yaklaşan,
asrın şartlarına göre ve ortaya
atılan yeni şüphe ve taarruzla-
ra karşı dini yorumlayıp kuv-
vetlendiren büyük âlim.
1...,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28 30,31,32,33,34,35,36,37,38,39,...560
Powered by FlippingBook