Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 196

ismin müsemmasında Risale-i Nur çok yer işgal ettiği için
hak kazanmış olmasına tahmin ediyorum.
(1)
Én
`fr
Én
£r
Nn
G r
hn
G BÉ` n
æ«°/
ùn
f r
¿p
G BÉn
fr
òp
NGn
D
ƒo
J n
’ Én
æs
`Hn
Q
Sekizinci Remiz:
Bu remzin beyanından evvel en mühim iki suale cevap
yazılacak.
Birinci Sual:
Bütün kıymettar kitaplar içinde Risale-i
Nur, Kur’ân’ın işaretine ve iltifatına ve Hazret-i İmam-ı
Ali’nin (
RA
) takdir ve tahsinine ve Gavs-ı Azamın tevec-
cüh ve tebşirine vech-i ihtisası nedir? O iki zatın keramet-
le Risale-i Nur’a bu kadar kıymet ve ehemmiyet verme-
nin hikmeti nedir?
El cevap
: Malûmdur ki, bazı vakit olur, bir dakika, bir
saat ve belki bir gün, belki seneler kadar; ve bir saat, bir
sene, belki bir ömür kadar netice verir ve ehemmiyetli
olur. Meselâ, bir dakikada şehit olan bir adam, bir ve-
lâyet kazanır. Ve soğuğun şiddetinden incimat etmek
zamanında ve düşmanın dehşet-i hücumunda bir saat
nöbet, bir sene ibadet hükmüne geçebilir. İşte aynen
öyle de, Risale-i Nur’a verilen ehemmiyet dahi, zamanın
ehemmiyetinden, hem bu asrın şeriat-i Muhammediyeye
(
ASM
) ve şeair-i Ahmediyeye (
ASM
) ettiği tahribatın deh-
şetinden, hem bu ahirzamanın fitnesinden eski za-
mandan beri bütün ümmet istiaze etmesi cihetinden,
hem o fitnelerin savletinden mü’minlerin imanlarını kur-
tarması noktasından, Risale-i Nur öyle bir ehemmiyet
ahirzaman:
dünyanın son zamanı
ve son devresi, dünya hayatının
kıyamete yakın son devresi.
asr:
yüzyıl.
beyan:
anlatma, açıklama.
cihet:
yön.
dehşet:
büyük tehlike karşısında
korkma ve şaşırıp kalma.
dehşet-i hücum:
saldırının dehşe-
ti.
ehemmiyet:
önem, değer, kıy-
met.
elcevap:
cevap olarak.
evvel:
önce.
fitne:
karışıklık, bozgunculuk, az-
gınlık.
Gavs-ı Azam:
en büyük gavs, Ab-
dülkadir-i Geylânî Hazretlerinin
namı.
hikmet:
gizli sebep, gaye.
hükmüne:
yerine, değerine.
iltifat:
güzel sözler söyleyerek bi-
rini samimî olarak okşama.
iman:
inanç, itikat.
incimat:
donma, buz hâline girme.
istiaze:
sığınma, bağlanma, gü-
venme.
keramet:
Allah’ın velî kullarında
görülen olağanüstü hâller veya ta-
biatüstü hâdiseler.
kıymet:
değer.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
meselâ:
örneğin.
mü’min:
iman eden, inanan.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müsemma:
isimlendirilmiş, ad ve-
rilmiş.
remiz:
işaret, bir manayı ifade
eden veya bir manaya delalet
eden işaret ve şekil.
remiz:
işaret, bir manayı ifade
eden veya bir manaya delalet
eden işaret ve şekil.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
savlet:
şiddetli hücum, saldır-
ma.
sual:
soru.
şeair-i Ahmediye:
islamın ala-
metleri.
şehit:
Allah’ın ve yüce dininin
adını yüceltme uğrunda canını
feda ederek savaşta vurulup
ölen Müslüman.
şeriat-ı Muhammediye:
Hz.
Muhammed’in (asm) şeriatı;
Hz. Muhammed’in (asm) tarif
ettiği, getirdiği ve bildirdiği şe-
riat; İslâm dini.
tahribat:
tahripler, yıkıp boz-
malar.
tahsin:
beğenme, güzel bul-
ma.
takdir:
kıymet verme, beğen-
me.
tebşir:
müjde verme, müjde-
leme.
teveccüh:
yönelme, sevgi, ilgi.
ümmet:
Müslümanların tama-
mı; bütün Müslümanlar.
vech-i ihtisas:
özel, hususi ol-
ma yönü.
velâyet:
velîlik, ermişlik, Allah
dostluğu.
zat:
kişi, şahıs.
1.
Ey Rabbimiz! Unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.
(Bakara Suresi: 286.)
S
EKİZİNCİ
Ş
UA
| 196 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ
1...,186,187,188,189,190,191,192,193,194,195 197,198,199,200,201,202,203,204,205,206,...560
Powered by FlippingBook