otuz üç adet isimlerde iki defa
Én
gn
ór
©n
H
kelimesini tekrar
eder. Biri yirmi yedincide
Én
gn
ór
©n
H m
ñƒo
ªr
jn
Pn
h
diğeri otuz birde
Én
gn
ór
©n
H m
ño
RÉn
Hn
h
der.
İşte Risale-i Nur’un Sözleri otuz üç ve bir cihette otuz
iki ve
Mektubat
namındaki risalelerin dahi bir cihette otuz
iki ve bir cihette otuz üç olup bu münacatla mutabık ol-
ması ve yalnız risale şeklinde iki adet zeyilleri bulunması
ve o zeyillerin birisi Yirmi Yedinci Sözün ehemmiyetli
zeyli ve diğeri Otuz Birinci Sözün kıymettar zeyli olması
ve o iki zeyil risalesinin müstakil mertebe ve numaraları
bulunmaması ve
Én
gn
ór
©n
H
kelimesi dahi aynı yerde, aynı ma-
nada tevafuk etmesi, bana iki kere iki dört eder derece-
sinde kanaat veriyor ki, Hazret-i İmam-ı Ali (
RA
) tebeî bir
mana ile ve işarî bir mefhum ile Risale-i Nur’a, hatta ze-
yillerine bakmak için öyle yapmış. Daha çok karineler ve
birer Söze işaret eden münasebetler var. Fakat gizli ve in-
ce olduklarından zikredilmedi.
(HAŞİYE)
HAŞİYE:
Meselâ, yirmi sekizinci mertebe
p
õ«/
ªr
¡s
àdG p
In
Qƒ°o
ùp
Hn
h
kelimesiyle Yir-
mi Sekizinci Sözün ahiri olan Cehennem meselesinin çok kuvvetli bir
bürhanına işaret edip baştaki Cennet meselesinin yalnız iki üç sual ve
cevaba dair bahsi ise, başka yerde işaret ettiğinden münasebet gizlen-
miş.Hem meselâ, ikinci mertebede
¢=ù'
j
kelimesiyle, hem İkinci Söze,
hem İkinci Mektuba, hem İkinci Lem’aya, hem İkinci Şuaya baktığın-
dan münasebet genişlediğinden gizlenmiş.
ahir
: son.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
cihet:
yön.
dair:
alakalı, ilgili.
ehemmiyetli:
önemli.
haşiye:
dipnot.
işarî:
bir kelimenin açık mana-
sına bağlı olarak ikinci ve
üçüncü derecede işaret yolu
ile yapılan açıklama.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
karine:
işaret, ipucu, iz, delil.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
mefhum:
bir sözün ifade ettiği
mana.
mertebe:
derece, basamak.
meselâ:
örneğin.
mesele:
önemli konu.
mutabık:
birbirine uyan, uy-
gun.
münacat:
Allah’a dua etme,
yalvarma, Onun manevî huzu-
runda tazarru ve niyazda bu-
lunma.
münasebet:
ilgi, ilişki, bağ.
müstakil:
başlı başına, bağım-
sız.
nam:
ad.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sual:
soru.
tebeî:
takip eden, öncekine
uyan.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içerisin-
de birbirine denk gelme.
zeyl:
ek, bir eserin devamı ola-
rak yazılan kısım.
zikr:
anma, bildirme.
S
EKİZİNCİ
Ş
UA
| 200 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ