ve yalnız “
o
án
an
Óp
N
” kelimesi bin yüz on bir edip tam hilâfe-
tin müddetine tam tevafukla beraber o müddete işaret
eder.
n
¿ƒo
ãn
?n
K
kelimesinin cifrî hesabı olan bin seksen yedi
adedine, yirmi dört gibi cüz’i bir farkla muvafakat etmesi,
elbette ve herhalde o Muhbir-i Gaybînin bir işaret-i gaybi-
yesidir ve bir nevi mu’cizat-ı gaybiyesinin bir lem’asıdır.
İşte bu kısacık hadisin camiiyetine, sair cevamiü’l-ke-
lim olan hadisler kıyas edilsin.
(1)
o
º«/
µ`n
ër
dG o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
`fp
G Én
æn
à`r
ªs
?`n
Y Én
e s
’p
G BÉn
æ`n
d n
ºr
?p
Y n
’ n
?n
fÉn
ër
Ñ°o
S
®
camiiyet:
toplayıcılık, kapsayı-
cılık.
cevamiülkelim:
zengin mana-
lı söz.
cifrî:
cifir hesabına ait.
cüz’î:
küçük, az.
hadis:
Hz. Muhammed’e (asm)
ait söz, emir, fiil veya Hz. Pey-
gamberin onayladığı başkası-
na ait söz, iş veya davranış.
hilâfet:
halifelik, İslâm devlet
reisliği.
işaret-i gaybiye:
gaypla ilgili
işaret; Hz. Peygamber, müçte-
hit imamlar tarafından gayba
ait verilen haberler, işaret yolu
ile yapılan açıklamalar.
kıyas:
karşılaştırma, bir şeyi
başka bir şeye benzeterek hü-
küm verme.
lem’a:
parıltı.
mu’cizat-ı gaybiye:
gaypla,
bilinmeyenlerle ilgili mu’cize.
Muhbir-i Gaybî:
gayptan, bi-
linmeyenlerden haber veren.
muvafakat:
uyma, uyuşma,
uygunluk.
müddet:
süre, zaman.
nevî:
çeşit, tür.
sâir:
diğer, başka, öteki.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içerisin-
de birbirine denk gelme.
1.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen
herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Sûresi: 32.)
O
TUZ
B
İRİNCİ
L
EM
’
A
| 204 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ