Muhakemat - page 91

Üçüncü Mesele
Kaf Dağıdır.
iŞarET
Malûmdur: Bir şeyin mahiyetinin keyfiyetini bilmek
başkadır; o şeyin vücudunu tasdik etmek yine başkadır.
Bu iki noktayı temyiz etmek lâzımdır. Zira çok şeylerin
asıl vücudu yakîn iken, vehim onda tasarruf ederek, tâ
imkândan imtina derecesine çıkarıyor. İstersen “Yedinci
Mukaddeme”den sual et. Sana “Neam” cevabı verecektir.
Hem de çok şeylerin metinleri kat’î iken, delâletlerinde
zunun tezahüm eylemişlerdir. Belki, “Murat nedir?” olan
sualinin cevabında, efham mütehayyir olmuşlardır. İster-
sen “On Birinci Mukaddeme”nin sadefini aç, bu cevheri
bulacaksın.
Tembih
Vakta ki bu böyledir; “Kaf”a işaret eden kat’iyyü’l-me-
tinlerden, yalnız
(1)
p
ó«/
én
ªr
dG p
¿'
Gr
ôo
?r
dGn
h B¥
‘dir. Hâlbuki, caiz-
dir: Kaf, sad gibi olsun. Dünyanın şarkında değil, belki
ağzın garbındadır. Şu ihtimal ile delil yakiniyetten düşer.
Hem de, kat’iyyü’d-delâlet bundan başka olmadığının
bir delili şer’in müçtehitlerinden olan Karafî’nin
(2)
o
¬n
d n
?°r
Un
G n
demesidir.
MuhakeMat | 91 |
u
nsuru
l
-H
akikaT
larına sahip olan, geniş ve derin
bilgili din âlimi.
mütehayyir:
hayrete düşen, şaşı-
ran.
neam:
evet, do€ru.
sadef:
sedef, inci kabu€u.
sual:
soru.
şark:
güneşin do€du€u yön, do-
€u.
şer:
Kur’ân, hadis, icma-ı ümmet
ve kıyas-ı fukaha esasları üzerine
kurulmuş olan ‹slâm kanunları,
din kaideleri, şeriat.
tasarruf:
idare etme, kullanma.
tasdik:
bir şeyin veya kimsenin
do€rulu€una kesin olarak hük-
metme.
temyiz:
inceleyip seçme, ayırdet-
me.
tenbîh:
uyarı, ihtar.
tezahüm:
sı€ışma.
vakta:
ne zaman, ne vakit.
vehim:
zan, şüphe, yanlış ve
esassız düşünce.
yakîn:
kesin bilme, şüpheden
sıyrılarak son derece do€ru ve
kuvvetli bilme.
yakîniyet:
şüphe edilmeyecek
derecede kesin bir şekilde.
zunun:
zanlar, sanılar.
caiz:
mümkün, olur, olabilir.
cevher:
elmas, de€erli taş.
delâlet:
söz ile mana arasın-
daki münasebet.
delil:
bir davayı ispata yara-
yan şey, burhan.
efham:
anlayışlar, zihinler.
garp:
batı.
ihtimal:
olabilirlik.
imkân:
mümkün olma, olabi-
lirlik.
imtina:
imkânsızlık, olamayış.
kaf:
ufukların ötesinde var ol-
du€u kabul edilen acayiplik-
lerle dolu efsanevî da€.
kat’î:
kesin, şüpheye ve te-
reddüde mahal bırakmayan.
kat’iyyü’d-delâlet:
delilin ke-
sin ve şüphesiz oluşu.
kat’iyyü’l-metin:
metnin,
ibarenin katî ve şüphesiz olu-
şu.
keyfiyet:
bir şeyin nasıl oldu-
€u, hal, durum, iç yüz.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası,
tabiatı, niteli€i.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
mesele:
önemli konu.
mukaddeme:
başlangıç.
murat:
maksat, meram.
müçtehit:
ayet ve hadisler-
den şer’î hükümler çıkarabi-
len, gerekli bütün ehillik şart-
1.
Kaf. Şerefi pek yüce olan Kur’ân’a yemin olsun. (Kaf Suresi: 1.)
2.
Hiçbir aslı yoktur.
1...,81,82,83,84,85,86,87,88,89,90 92,93,94,95,96,97,98,99,100,101,...332
Powered by FlippingBook