Muhakemat - page 86

Tembih
Zaaf-ı akîdeye veyahut Sofestaî mezhebine olan meyle;
veyahut daha almamış, yeni müşteri olmasına işaret
eden umurun biri de, “Bu hakikat dine münafidir.” olan
kelime-i hamkadır. Zira bürhan-ı kat’î ile sabit olan bir
şeyi hak ve hakikat olan dine muhalif olduğuna ihtimal
veren ve münafatından havf eden adam, hâlî değil, ya
dimağında bir Sofestaî gizlenmiş, karıştırıyor; veyahut
kalbini delerek bir müvesvis saklanmış, ihtilâl ediyor; ve-
yahut yeniden dine müşteri olmuş, tenkit ile almak isti-
yor.
®
u
nsuru
l
-H
akikaT
| 86 | MuhakeMat
bürhan-ı kat’î:
kesin delil,
herhangi bir şüphe bırakma-
yan delil.
dima€:
akıl, şuur.
hak:
do€ruluk, gerçek, haki-
kat.
hakikat:
gerçek, do€ruluk.
hâlî:
boş, herhangi bir düşün-
ceden uzak olan.
havf:
korku, korkma.
ihtilâl:
bozulma, karışıklık, in-
tizamsızlık.
ihtimal:
olabilirlik.
kelime-i hamka:
ahmakça
ve budalaca olan kelime.
mezhep:
ilim ve felsefede ta-
kip edilen yol, meslek, çı€ır.
muhalif:
zıt, karşıt, aykırı.
münafat:
birbirine zıt olma,
birbirine uymama, aykırılık,
zıtlık.
münafi:
zıt, aykırı.
müvesvis:
vesveseli, kuruntu
eden, kuruntulu.
sabit:
ispat edilmiş, ispatlan-
mış.
sofestaî:
Allah’ı kabul etme-
mek için kâinatı ve kendi var-
lı€ını da inkâr eden.
tembih:
uyarı, ihtar.
tenkit:
eleştirme.
umur:
işler.
zaaf-ı akîde:
akîde zaafı,
inanç zayıflı€ı.
1...,76,77,78,79,80,81,82,83,84,85 87,88,89,90,91,92,93,94,95,96,...332
Powered by FlippingBook