Muhakemat - page 125

aklına rüya görünüyor. evet, bu sihr-i beyanî bir nevi ten-
vim eder.
Veyahut yerin yağmur ile muaşaka ve şekvasını dinle.
İşte:
p
ÜÉn
°V t
ôdG n
?r
°Tn
Q o
? n
ABÉn
e o
?o
°Tr
ôn
Jn
h @ p
¬r
«n
dp
G o
¬n
à`n
Ñ`r
«n
Z ¢o
Vr
Qn
’r
G »s
µ°n
ûn
J
Yani,
yağmurun geç gelmesini ona teşekki eder; mah-
bubun ağız suyu gibi suyunu emer.
Acaba yeri Mecnun,
sehabı leylâ hâletlerinde bu şiir sana tahyil etmiyor mu?
Tembih
Bu şiiri güzel gösteren, içindeki hayalin hakikate bir
derece müşabehetidir. Zira yağmur gecikse, sonra gelse,
toprak vız vız gibi bir savtı çıkartarak suyunu çeker. Bu
hâli gören, geçliğine ve şiddet-i ihtiyacına intikal ettiğin-
den, meşhur deveranın sırrıyla ve tevehhümün tasarrufa-
tıyla bir muaşaka ve mükâleme suretine ifrağ eder.
iŞarET
Her bir hayalde bu çiznök gibi bir dane-i hakikat bu-
lunmak şarttır…
®
MuhakeMat | 125 |
u
nsuru
l
-B
elâgaT
tevehhüm:
vehimlenme, yok
olanı var zannetmekle ümitsizli€e
ve korkuya düşme.
çiznök:
küçük nohut tanesi.
dane-i hakikat:
hakikat çe-
kirde€i, tohumu.
deveran:
dönüp dolaşma,
dönme, dolaşım.
hakikat:
gerçek.
hâlet:
hal, durum.
ifra€:
bir hâlden başka bir ha-
le sokma, çevirme.
intikal:
anlama kavrama.
Leylâ:
kadın ismi, birçok şair
tarafından işlenen ünlü Do€u
mesnevîsinin kadın kahrama-
nı.
mahbup:
sevgili, sevilen, mu-
habbet edilen.
Mecnun:
meşhur Mesnevî
kahramanı, Leylâ ile Mecnun
hikâyesinin erkek kahramanı
olan, Kays.
muaşaka:
birbirine aşık olma,
sevişme.
mükâleme:
konuşma.
müşabehet:
benzeme, ben-
zeyiş.
nevî:
çeşit, tür.
savt:
ses.
sehap:
bulut.
sır:
gizli hakikat.
sihr-i beyanî:
ifadedeki sihir;
ifadenin büyü gibi tesirli ol-
ması.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şekva:
şikayet.
şiddet-i ihtiyaç:
ihtiyacın,
muhtaç olmanın şiddeti, ihti-
yacın çok fazla olması.
tahyil:
hayalleme, hayal et-
me.
tasarrufat:
tasarruflar, idare
etmeler.
tembih:
hatırlatma, ihtar.
tenvim:
uyutma, uyuşturma.
teşekki:
şikâyet etme, sızlan-
ma.
1...,115,116,117,118,119,120,121,122,123,124 126,127,128,129,130,131,132,133,134,135,...332
Powered by FlippingBook