Mesnevi-i Nuriye - page 310

nazara alınmıştır. Çünkü, bu ise, ayları, günleri hesap et-
mekten, avamca daha kolaydır. Ve yine o sırra binaen-
dir ki, ezhan-ı avamda tespit ve takrir için, kur’ân’da
tekrarlar vukua gelmiştir.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Ayetlerin bahsettikleri hakikatler, şiirlerin bahsettikleri
hayalâttan pek vâsi ve pek yüksektir. Bu itibarla, şiirden
addedilmemiştir.
Hem de, ayetler sahibinin şuunat ve ef’alinden bahse-
der. Şiir ise, fuzulî olarak, gayrdan bahseder.
Hem de, filcümle adî şeylerden bahsi harikulâdedir.
Şiirin harikulâdelerden bahsi, alelekser adîdir.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Hâlık’ın vahdetini gösteren âyineler ve delillerini oku-
tan sayfaların pek çok çeşitleri olduğu gibi, merkezleri
bir ve birbirinin içine dâhil olmuşlardır. Binaenaleyh, bir
âyinede göründü veya bir sayfada okundu mu, hepsinde
de görünür ve okunur. Fakat, birisinde görünmemesi,
hepsinde görünmemesini istilzam etmez.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Bir kelimeyi yazan harfini yazanın gayrisi, bir sayfayı
yazan satırı yazanın gayrisi, kitabı yazan sayfayı yazanın
gayrisi olması mümkün olmadığı gibi;
karıncayı halk
eden cins-i hayvanı halk edenin gayrisi, hayvanı yaratan
add:
saymak, öyle kabul etmek.
adî:
basit, bayağı, sıradan.
alelekser:
ekseriya, çoğunlukla,
çok kez, çok vakit.
avam:
kültürlü, yüksek tabaka-
ş
emme
| 310 | Mesnevî-i nuriye
dan olmayan; cahil halk taba-
kası.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si.
bahis:
konu.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
binaenaleyh:
bundan dolayı,
bunun üzerine.
cins-i hayvan:
hayvan cinsi.
dâhil:
girme, içinde olma.
delil:
bir davayı ispata yara-
yan şey, bürhan.
ef’al:
fiiller, işler.
ezhan-ı avam:
kültürlü olma-
yan cahil halk tabakasının zi-
hinleri.
filcümle:
hepsi, bütünü.
fuzulî:
boşuna, yersiz, gerek-
siz, lüzumsuz.
gayr:
başka, diğer.
hakikat:
gerçek, doğru.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şe-
yi yoktan var eden, yaratıcı;
Allah.
halk:
yaratma, yoktan var et-
me.
harikulâde:
olağanüstü.
hayalât:
hayaller, hülyalar.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz
kardeşim, bil ki!
istilzam:
gerektirme.
Kur’ân:
Allah tarafından vahiy
yoluyla Hz. Muhammed’e in-
dirilmiş, semavî kitapların so-
nuncusu.
nazar:
bakış, dikkat.
sır:
gizli hakikat.
şuunat:
şuunlar, keyfiyetler,
hâller; işler.
takrir:
sağlamlaştırma.
vahdet:
birlik ve teklik.
vâsi:
geniş, engin, bol.
vuku:
olma, gerçekleşme,
meydana gelme.
1...,300,301,302,303,304,305,306,307,308,309 311,312,313,314,315,316,317,318,319,320,...528
Powered by FlippingBook