Mesnevi-i Nuriye - page 318

enenin bu vechinden, Cenab-ı Hak, şecere-i tuba-i
ubudiyeti inbat edip; dal ve budakları, kâinat bahçesinde
enbiya, evliya, sıddıkîn gibi mübarek semereleri vermiştir.
• İkinci vechi alan felsefe, enenin vücudunu aslî ve
kendisini müstakil ve malik-i hakikî olduğunu zu’m et-
mişlerdir. Vazifesi de, yalnız hubb-i zatıyla tekemmül-i
hayattır.
enenin bu siyah yüzünden, envaen şirkler, dalâletler çık-
mıştır. ezcümle, kuvve-i behimiye dalında sanemler doğ-
muşlardır. kuvve-i gadabiye gusnundan firavunlar, nem-
rutlar çıkmıştır. kuvve-i akliyeden dehriyyun, maddiyyun
felâsife çıkmışlardır ki, Vacibü’l-Vücud’a bir mahlûk-i va-
hidi verir, bakî kalan mülkünü gayre taksim ederler.
Hülâsa
: ene, haddizatında bir hava, bir buhar gibi
iken, verilen ehemmiyete göre mayi hâline gelir, sonra
ülfetle kalınlaşır, sonra gaflet ve isyan ile öyle kalınlaşır
ki, sahibini yutar. Halkı, esbabı da kendisine kıyas ede-
rek, Hâlık’ın evamirine mübarezeye başlar. küçük âlem-
de –yani insanda– ene, büyük insanda –yani kâinatta–
tabiata benziyor. İkisi de tağutlardandır.
İ’lemeyühe’l-aziz!
Hayrat ve hasenatın hayatı niyet iledir, fesadı da ucub,
riya ve gösteriş iledir. Ve fıtrî olarak vicdanda şuurla biz-
zat hissedilen vicdaniyatın esası, ikinci bir şuur ve niyet
ile inkıta bulur.
aslî:
bir şeyin kendisiyle ilgili olan,
katma olmayan.
bâkî:
geri kalan.
bizzat:
kendisi, şahsen.
dalâlet:
iman ve İslâmiyetten ay-
rılmak, azmak.
dehriyyun:
bu âlemin ezelî ve
ebedî olduğunu kabul edip ahire-
te inanmayan imansız kişiler; Deh-
riye fırkası mensupları.
ehemmiyet:
önem, değer.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
ene:
ben, benlik.
envaen:
cins olarak, çeşit çeşit.
esbap:
sebepler, vasıtalar.
evamir:
emirler, buyruklar, buy-
rultular, işler.
ezcümle:
bu cümleden olarak.
felâsife:
felsefe ile uğraşanlar, fi-
lozoflar.
felsefe:
madde ve hayatı başlan-
gıç ve gaye bakımından inceleyen
ilim.
fesat:
bozukluk, karışıklık, nifak.
firavun:
zalim, imansız; kibirli, gu-
rurlu ve inatçı.
fıtrî:
tabiî, doğal.
gaflet:
dikkatsizlik, endişesizlik,
Allah’tan uzaklaşıp nefsin arzula-
rına dalmak.
gayr:
başka, diğer.
gusun:
ağaç dalı, budak.
hadd-i zatında:
esasen, aslında.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şeyi
yoktan var eden, yaratıcı; Allah.
hasenat:
iyi ameller, iyi işler, ha-
yırlar.
hayrat:
hayırlar, sevap kazanmak
amacıyla Allah rızası için yapılan
iyilikler.
hubb-i zat:
kendini sevme.
hülâsa:
kısaca, sözün kısası.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz kar-
deşim, bil ki!
inbat:
bitirme, bitki büyütme, bit-
mesini sağlama.
inkıta:
kesilme, devam etmeme,
sona erme.
kıyas:
karşılaştırma.
kuvve-i akliye:
akıl duygusu, akıl
hasleti.
kuvve-i behimiye:
hayvanî hisler,
hayvanca duygular.
kuvve-i gadabiye:
hiddet, öfke
duygusu.
maddiyyun:
maddeciler, mater-
yalistler.
mahlûk-i vahit:
tek bir varlık.
malik-i hakikî:
her şeyin hakikî
sahibi ve maliki.
mayi:
su gibi akan, sıvı.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
mübareze:
çatışma, kavga.
müstakil:
bağımsız.
nemrut:
yüzü gülmez, katı yürek-
ş
emme
| 318 | Mesnevî-i nuriye
li, inatçı, zalim kimse.
riya:
iki yüzlülük, yalandan
gösteriş, samimiyetsizlik.
sanem:
put, Allah’tan başka
tapınılan şey.
şecere-i tuba-i ubudiyet:
kul-
luğun tuba ağacı; kulluğun nu-
ranî silsilesi.
semere:
meyve, güzel netice.
sıddıkîn:
sıddıklar, doğru söz-
lü olanlar, samimiyetle iman
etmiş olan ve bunun gereğine
tam olarak uyanlar.
şirk:
Allah’a ortak koşma, Al-
lah’tan başka yaratıcının bu-
lunduğuna inanma.
şuur:
bilinç.
tabiat:
var olan her şeyin ya-
ratılış ve yaşayış kurallarının
tümü.
tağut:
insanları Allah’a karşı
isyana sevk eden , isyankâr;
her batıl ma’bud, şeytan.
tekemmül-i hayat:
hayatını
geliştirme, olgunlaştırma.
ucub:
kendini beğenme, kibir,
gurur.
ülfet:
alışkanlık hâline getir-
me, huy edinme.
vacibü’l-vücud:
varlığı zarurî
ve zatî olan; varlığı başkasının
varlığına bağlı değil, kendin-
den olup ezelî ve ebedî olan
Allah.
vecih:
cihet, yön.
vicdan:
insanın içindeki iyiyi
kötüden ayırabilen ve iyilik
etmekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî bir
his.
vicdaniyat:
vicdana ait husu-
siyetler, vicdanla ilgili hâller,
vicdana ait nitelikler.
zu’m:
batıl inanç, yanlış kana-
at.
1...,308,309,310,311,312,313,314,315,316,317 319,320,321,322,323,324,325,326,327,328,...528
Powered by FlippingBook