Mesnevi-i Nuriye - page 28

sikke ve hatemlerden, meselâ
n
?r
«n
c $G p
án
ªr
Mn
Q p
QÉn
`K'
G = '
‹p
G r
ôo
¶r
fÉn
a
(1)
l
ôj/
ón
b m
Ar
Àn
T u
?o
c = '
¤n
Y n
ƒo
gn
h '
?Jr
ƒn
Ÿr
G»p
«r
ëo
Ÿn
n
?p
d'
P s
¿p
G Én
¡p
Jr
ƒn
e n
ór
©n
H ¢n
Vr
Qn
’r
G p
?r
ëo
j
ayetinin işaret ettiği ihya ve nefh-i ruh keyfiyetindeki
hatem-i İlâhîye bakınız ki, pek çok garip garip haşirleri,
acip acip neşirleri göresiniz!
evet, bilhassa arzın ihyasında, her sene üç yüz binden
fazla saha-i vücuda getirilen mahlûkatın nevilerinde haşir
ve neşirler vardır. lâkin, bilinmez bir hikmete binaen, şu
haşir ve neşirlerin ekserîsinde, iade edilen emsal arala-
rındaki misliyet o kadar ayniyete kariptir ki, hemen he-
men, dirilen evvelkinin ne aynı ve ne gayridir denilebilir.
Her ne ise, misliyet, ayniyet mevzuubahis değildir. Her
nasıl olursa olsun, o haşir neşirler beşerin sühulet-i haş-
rine delâlet ettikleri gibi, beşerin haşrine birer misal ve
birer örnek olabilirler.
İşte, birbirine muhalif, nihayet derecede karışık olan o
enva-ı kesîreyi kemal-i imtiyazla ihya etmek ve hatasız,
haltsız, galatsız olarak mümtazâne iade etmek, nihayet-
siz bir kudrete ve muhit bir ilme sahip olan zat-ı zülce-
lâl’in hatem-i has ve sikke-i mahsusasıdır.
Ve keza, sath-ı arz sahifesinde kusursuz, noksansız,
sehivsiz, kemal-i intizamla üç yüz binden fazla risaleleri
yazmak, öyle bir zatın sikke-i mahsusasıdır ki, her şeyin
iç yüzü, her şeyin kilidi onun elindedir. Ve hiçbir şey
onun teveccühünü başkasından çevirip kendisine hasre-
demez.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
arz:
yer, dünya.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
ayniyet:
bir şey veya şahsın aynı
veya kendisi olması, bir oluş, ay-
nılık, özdeşlik.
beşer:
insan, insanlık.
bilhassa:
özellikle.
binaen:
-den dolayı, bu sebepten.
delâlet:
delil olma, gösterme; alâ-
met, işaret.
ekserî:
çoğu kısmı.
emsal:
örnekler, benzerler.
enva-ı kesîre:
çok çeşitler, çok
neviler.
evvel:
önce.
galat:
yanılma, yanlışa düşme.
garip:
tuhaf, şaşılacak.
gayr:
başka.
halt:
karıştırma, hata etme.
hasr:
yalnız bir şeye veya kişiye
mahsus kılma.
haşir:
kıyametten sonra bütün in-
sanların diriltilerek bir yere top-
lanmaları.
hatem:
mühür, damga.
hatem-i has:
has, özel mühür.
hatem-i ilâhî:
Cenab-ı Hakkın
mührü.
hikmet:
İlahî gaye, yüksek bilgi,
fayda.
iade:
geri verme.
ihya:
canlandırma, diriltme, hayat
verme.
karip:
yakın.
kemal-i imtiyaz:
tam imtiyaz,
özellik, hususîlik.
kemal-i intizam:
intizamın mü-
kemmel oluşu, tam ve eksiksiz
düzen.
keyfiyet:
bir şeyin nasıl olduğu,
hâl, durum, iç yüz.
keza:
böylece, aynı şekilde.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
mahlûkat:
yaratıklar, Allah tara-
fından yaratılanlar.
meselâ:
örneğin.
mevzuubahis:
kendisinden bah-
sedilen, bahis konusu.
misal:
örnek.
misliyet:
benzeri ve misli ol-
mak, benzerlik.
muhalif:
zıt, karşıt.
muhit:
ihata eden, kuşatıcı.
mümtazâne:
ayırarak, ayrıca-
lıklı kılarak.
nefh-i ruh:
ruhun üflenmesi.
neşir:
dağıtma, yayma, saç-
ma, serpme.
nevi:
çeşit, tür.
nihayet:
son.
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız.
saha-i vücut:
vücut sahası,
varlık alanı, beden.
sath-ı arz:
yeryüzü, rûy-i ze-
min.
sehiv:
hata, yanlışlık.
sikke:
alâmet, nişan, turra.
sikke-i mahsusa:
özel, kendi-
ne has işaret, sikke.
sühulet-i haşir:
kıyametten
sonra canlıların toplanıp bir
araya getirilmesinin kolay ol-
ması.
teveccüh:
yönelme, sevgi, il-
gi.
zat:
azamet ve ululuk sahibi
olan.
Zat-ı Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük ve haşmet sahibi olan zat,
Allah.
1.
Şimdi bak, Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu
yapan elbette ölüleri de öyle diriltecektir, O her şeye hakkıyla kadirdir. (Rum Suresi: 50.)
l
em
alar
| 28 | Mesnevî-i nuriye
1...,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27 29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,...528
Powered by FlippingBook