Mesnevi-i Nuriye - page 22

vazifesine mütealliktir. öyle de, Hazret-i Azrail Aleyhis-
selâm da bir perdedir. kabz-ı ervahta zahiren merhamet-
siz görünen ve rahmetin kemaline münasip düşmeyen
bazı hâlâta merci olmak için o memuriyete bir nazır ve
kudret-i İlâhiyeye bir perdedir.
Evet, izzet ve azamet ister ki, esbap perdedar-ı dest-i
kudret ola aklın nazarında; tevhid ve celâl ister ki, esbap
ellerini çeksinler tesir-i hakikîden.
Tembih
Arkadaş!
tevhid iki çeşit olur:
Birisi
âmiyâne tevhiddir ki, “Allah’ın şeriki yok ve bu
kâinat onun mülküdür.” der. Bu kısım tevhid sahipleri-
nin fikirce gaflet ve dalâlete düşmeleri korkusu vardır.
İkincisi
hakikî tevhiddir ki, “Allah birdir, mülk onun-
dur, vücut onundur, her şey onundur.” der. lâyetezel-
zel bir itikada sahiptirler. Bu kısım tevhid sahipleri her
şeyin üstünde Cenab-ı Hakkın sikkesini görür ve her şe-
yin cephesinde bulunan mührünü, damgasını okur. Ve
bu sayede huzurî bir tevhid melekesi maliki olurlar ki, da-
lâlet ve evhamın taarruzundan kurtulurlar.
kur’ân-ı Hakîm’den istifade ettiğimiz ikinci kısım tev-
hidin birkaç mertebelerini birkaç lem’a zımnında izah
edeceğiz:
aleyhisselâm:
Allah’ın selâmı
onun üzerine olsun.
âmiyâne:
basitçe, üstünkörü; ca-
hile yakışır.
azamet:
büyüklük.
celâl:
sonsuz büyüklük, haşmet,
ululuk, yücelik.
dalâlet:
Hak ve hakikatten sap-
ma, doğru yoldan ayrılma, azma.
esbap:
sebepler, vasıtalar.
evham:
vehimler, zanlar, kuruntu-
lar.
gaflet:
dikkatsizlik, endişesizlik,
Allah’tan uzaklaşıp nefsin arzula-
rına dalmak.
hakikî:
gerçek.
hâlât:
hâller, durumlar, vaziyetler.
huzurî:
bizzat yanında veya kar-
şısında bulunuyor gibi.
istifade:
faydalanma, yararlanma.
itikat:
inanç, iman.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile anlat-
ma.
izzet:
şeref, yücelik; kuvvet, kud-
ret, üstünlük.
kabz-ı ervah:
ruhların alınması,
ölme.
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, bütün âlemler.
l
em
alar
| 22 | Mesnevî-i nuriye
kemal:
olgunluk, mükemmel-
lik, kusursuz, tam ve eksiksiz
olma.
kudret-i ilâhiye:
Allah’ın kud-
reti, Allah’ın kudretiyle yaptı-
ğı işler, fiiller, tasarruflar.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
lâyetezelzel:
sarsılmaz, güve-
nilir, devamlı.
lem’a:
parıltı.
malik:
sahip.
meleke:
bir şeyi çok kez tek-
rarlayarak ve tecrübe ederek
meydana gelen bilgi ve maha-
ret.
memuriyet:
memurluk.
merci:
merkez, kaynak, müra-
caat edilecek yer.
mertebe:
derece, basamak.
münasip:
uygun.
müteallik:
ait, alâkalı, ilgili.
nazar:
bakış, nezdinde.
nazır:
nezaret eden, bakan,
gözeten.
perdedar-ı dest-i kudret:
kudret elinin perdecisi, İlâhî
kudreti gizleyen, İlâhî kudretin
önündeki perde.
rahmet:
şefkat, merhamet,
bağışlama ve esirgeyicilik.
sikke:
alâmet, nişan, turra.
şerik:
ortak.
taarruz:
saldırma, sataşma,
ilişme.
tembih:
uyarı, ihtar.
tesir-i hakikî:
gerçek tesir, et-
ki.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
vazife:
görev.
vücut:
beden, varlık.
zahiren:
görünüşte.
zımnında:
içinde, altında.
1...,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21 23,24,25,26,27,28,29,30,31,32,...528
Powered by FlippingBook