muhtelif efkârı ıslahla olurdu. Yoksa bir iki müfsidin keş-
fedilmesiyle olmazdı.
Eğer deni l se :
Hazret-i ömer’in (
rA
) minber üstün-
de, bir aylık mesafede bulunan sâriye namındaki bir ku-
mandanına
(1)
n
?n
Ñn
ér
dn
G n
?n
Ñn
ér
dn
G ,o
án
jp
QÉn
°S Én
j
deyip, sâriye’ye işit-
tirip, sevkulceyş noktasından zaferine sebebiyet veren
kerametkârâne kumandası ne derece keskin nazarlı ol-
duğunu gösterdiği hâlde, neden yanındaki katili Firuz’u o
keskin nazar-ı velâyetiyle görmedi?
El ce vap:
Hazret-i Yakup Aleyhisselâmın verdiği ce-
vapla cevap veririz.
(HaşİYe)
Yani, Hazret-i Yakup’tan so-
rulmuş ki, “ne için Mısır’dan gelen gömleğinin kokusu-
nu işittin de, yakınında bulunan kenan kuyusundaki Yu-
suf’u görmedin?” Cevaben demiş ki:
“Bizim hâlimiz şimşekler gibidir; bazen görünür, ba-
zen saklanır. Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide otu-
rup her tarafı görüyoruz gibi oluruz, bazı vakitte de aya-
ğımızın üstünü göremiyoruz.”
Elhâsıl:
İnsan her ne kadar fail-i muhtar ise de, fakat
(3)
*G n
ABÉ°n
û n
j r
¿n
G B
s
’ p
G n
¿o
D
hBÉ°n
ûn
J BÉ n
e n
h
sırrınca, meşiet-i İlâhiye asıldır,
Mektubat | 87 |
o
n
B
eşinci
m
ekTup
efkâr:
fikirler.
elhâsıl:
sonuç olarak, özetle.
fail-i muhtar:
kendi istek ve
iradesiyle iş gören.
haşiye:
dipnot, açıklayıcı yazı.
ıslah:
iyileştirme, düzeltme.
kerametkârâne:
keramet
gösterircesine, olağanüstü bir
şekilde.
keşfetmek:
ortaya çıkarmak,
bulmak.
kumanda:
komuta.
kumandan:
komutan.
mana:
anlam.
mesafe:
uzaklık.
meşiet-i İlâhiye:
Cenab-ı
Hakkın bilgisi, arzusu, isteği
ve iradesi.
mevki:
yer.
minber:
camide hatibin hut-
be okuduğu merdivenli kür-
sü.
muhtelif:
çeşitli, farklı.
müfsit:
karışıklık çıkaran,
HaşİYe:
i/ój/O ¬nf ¢rûnfÉn©rænc p?Én¸ rQnO Gnôp¸
@
i/ó«/æ°pT røngGnÒ/`> piƒ oH ¢rTnörüpenR
râr°ùnfÉn¡pf r?nOrô n
µ
j/O oh Gnór«`n> »/enO @ râr°ùnfÉn¡pL p¥rônH Éne p?GnƒrMnG rârØ` o
µ
` nH
(2)
rºnæ«/Ñnf rOƒoN p…Én> pâr°û o> rônH »p¡`n
c
@ rºnæ«/°ûnf '¤rYnG p?oQÉnW rônH »p¡`n
c
1.
Ey Sâriye, dağa dikkat et dağa! (Müsned, Fezailü’s-Sahabe: 355; Taberî, Tarih, 2:380.)
2.
Sadi-i Şirazî’nin Gülistan’ından alınmış bir şiir olup, manası haşiyenin bulunduğu paragraf
içinde verilmiş.
3.
Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz. (İnsan Suresi: 30.)
bozguncu.
nam:
ad.
nazar:
bakış, görüş.
nazar-ı velâyet:
velîlik bakışı.
sebebiyet verme:
sebep olma.
sevkulceyş:
askerin ordunun
sevk ve idaresi.
vakit:
zaman.